Dokuma (96)
Denim kumaş ilk olarak 19. yüzyılda Fransa ve İtalya’da işçilerin kullanımı için üretilmeye başlanmıştır. Adını, ilk dokunduğu yer olan Fransa’nın güneyindeki De Nimes şehrinden almaktadır.
Daha sonra Amerika Birleşik Devletleri’nin bu ürünü önce iş giysisi ardından bir kültür öğesi haline getirmesi ile geniş kitleler tarafından benimsenmiş ve asıl ününe kavuşarak önemli bir moda ürünü haline gelmiştir. Denim tek başına bir giyim felsefesini yansıtmaya başlamıştır. Dünyada tüm uluslar ve yaş gruplarındaki insanlar tarafından kabul gören başka bir giyim türü yoktur. Denim kumaş üretiminde ürün yelpazesinin geniş olması ve beklenen kalitenin karşılanması açısından kullanılan ipliğin çok önemli bir yeri vardır.
Denimin en önemli özelliği, yüksek bükümlü sağlam ipliklerle, sık dokunarak elde edilen tok ve dayanıklı bir kumaş olmasıdır. Klasik anlamda bir denim kumaş çözgüsü indigo boyarmaddesi ile boyanmış, atkısı boyanmamış (ekru) halde pamuk lifleri kullanılarak üretilen ipliklerden 2/1 Z ( 2 üst 1 alt veya 2 dolu 1 boş sağ yollu) veya 3/1 Z ( 3 üst 1 alt veya 3 dolu bir boş sağ yollu )dimi dokuma konstrüksiyonunda çözgü yoğunluklu olarak üretilmektedir. Kumaşın yüzeyinde hem doku gereği hem de sıklık açısından çözgü ipliklerinin yoğun olmasından dolayı, kumaş görünümüne çözgü ipliğinin renginin hâkim olduğu, indigo boyarmaddesinin aşındırılabilme özelliği sayesinde yüzey efekti kazandırılabilen, düşük sürtme haslıkları olan bir kumaş yapısıdır.
Genel özellikleri bu şekilde sıralayabileceğimiz denim kumaşlar, gelişen ve büyüyen moda akımı ve yenilikçi süreçler sayesinde artık bilinen üretim yöntemleri ya da alışılageldik boya kimyasal uygulama prosesleri çerçevesinden çıkmaya başlamıştır. Artık sadece pamuk liflerinden değil, birçok farklı sentetik lif karışımı ile de üretilebilmektedirler. Ayrıca çözgülerin yanında atkıların da çeşitli boyarmaddelerle boyanması, klasik denim kumaşın genel görüntüsünü tamamen değiştirmektedir. Bu şekilde verilebilecek örnekleri çoğaltmak mümkündür. Bu durum, denim kumaşların fiziksel özelliklerini de değiştirdiği ve bilinen denim kumaş taslağının dışına çıkıldığını göstermektedir.
Denim kumaş üretiminde, çeşitli iplik eğirme sistemlerinden biriyle üretilmiş ipliklerden, kumaşın atkısını oluşturmak amacıyla kullanılacak olanlar doğrudan dokuma hazırlık dairesine, çözgü iplikleri ise çözgüsünü oluşturmak amacıyla çözgü boyama dairesine gönderilir. Denim kumaş üretiminde çözgü ipliği olarak kullanılacak iplikler, atkı ipliklerinden farklı olarak, denime karakteristik özelliğini kazandıran indigo boyarmaddeleri ile boyanmaktadırlar. Günümüzde denim kumaş üretiminde kullanılan çözgü iplikleri sadece indigo boyarmadde ile değil, ayrıca kükürt ve bazı küp boyarmaddeleri ile de kombine olarak boyanabilmektedirler. İngilizce’ de “top” ve “bottom” kelimelerinden gelen “üst” ve “alt” boyama şeklinde olabilmektedir. Örneğin bottom kükürt-top indigo yani önce kükürt üstüne indigo ya da bottom indigo-top kükürt yani altta indigo üstüne kükürt boyama şeklinde de olabilmektedir. Günümüzde iki farklı formda üç farklı teknik ile çözgü boyama işlemi gerçekleştirilebilmektedir. Açık en boyama ve Loop boyama yöntemlerinde çözgü iplikleri çözgü levendine sarılı halde boyanırken, halat boya yönteminde iplik bobinleri halat sarma makinesine aktarılıp halat formu kazandırıldıktan sonra boyama işlemi gerçekleşmektedir.
Halat Boyama Yöntemi
Halat boyama tekniğinde 300–400 adet çözgü ipliği cağlıktan çekilerek 10.000 - 15.000 m uzunluklarda, halat sarma makineleri yardımıyla halat formunda sarılmaktadır.
Bu işlem halat boyama yönteminin ilk aşamasıdır. Ardından bu halatların 12–36 tanesi sırayla 5, hatta 6 pasaj indigo boyar maddeye maruz bırakılır. Her bir pasaj; materyalin geçerken boyar maddeyi alabileceği dalma kısmı, takiben sıkma işlemi ve sonrasında boyar maddenin oksidasyonunu sağlamak için hava pasajından meydana gelir.Çözgü iplikleri ilk boya banyosunda alabilecekleri indigo boyar maddesinin büyük bir kısmını bünyelerine alırlar. Bundan sonraki boya banyolarında ise sadece küçük miktarda boyar madde ipliğe nüfuz eder. Tekne sayısı ve teknelerdeki konsantrasyon arttırılarak daha koyu renkler elde edilebilir. Oksidasyon süresi genellikle 1dakikadır. 1 dakikanın altına fazla inilirse boyar madde yükseltgenemez, eğer oksidasyon süresi uzun tutulursa renk çok koyu olabilir. Son hava pasajından sonra boyar madde ve kimyasal kalıntılar yıkama teknelerinde yıkanır. Son teknede sitrik asit ile nötralizasyon ve sonrasında kurutma yapılır. Halat sarma ve halat boyama işlemlerinden sonra çözgü iplikleri haşıllama işlemine hazırlanır. Haşıl işlemi halat formundan tek bir çözgü levendi formuna getirildikten sonra yapılır. Bu nedenle haşıl işleminden önce hazırlanan halatlar çözgü levendine sarılmak üzere halat açma bölümüne gelir. Halat uçları çapraz adı verilen bir sistemle makine önündeki taraklara birebir şekilde yerleştirilir. Kovalardaki halatlar makineye belirli bir uzaklıkta bulunan silindirlerden geçirilir. Bu işlemin amacı, boyama işleminde çok fazla silindirden geçmiş ve birbirine karışmış olan ipliklerin paralelliğini sağlamaktır. Halat açma bölümünde kopuk ve eksik uçlar tamamlanarak düzgün bir çözgü levendi hazırlanır. Boyama kalitesi en yüksek olan indigo boyama tekniği, halat boyama tekniği olarak ifade edilmektedir.
Açık En Boyama Yöntemi
Bu boyama yönteminde seri çözgüden gelen leventler “slasher” adı verilen makinede önce boyanmakta ve sonra da haşıllanmaktadır. Slasher makinesi, denim boyama işlemi için uygulanacak işlem adedini en aza indirmeyi amaçlayan, seri çözgü makinesinde leventlere sarılan çözgü ipliklerinin boyanıp haşıllandığı halat boyaya alternatif bir makinedir. Bu sistemde 350–400 adet 50.000 m uzunluğundaki iplikler çözgü leventlerine sarılırlar ve bu çözgü leventlerinden 12–16 tanesi hattın önüne yerleştirilirler. Daha sonra çözgü leventlerindeki ipliklerin hepsi sırasıyla boyama, kurutma, haşıllama ve tekrar kurutma işlemlerine tabi tutulur. Tüm bu işlem basamakları aynı makine hattı üzerinde gerçekleştirilerek en sonunda tek bir çözgü levendine bütün çözgü iplikleri sarılması ile işlem tamamlanmaktadır. Boyama işlemi halat halinde olmadığından halat sarma ve açma işlemlerine gerek kalmadan ve makinenin son bölümünde haşıllama yapılarak çözgü ipliklerinin dokuma levendine sarılmasıyla tek işlemde çözgü iplikleri dokumaya hazır hale getirilmektedir
Loop Boyama Yöntemi
Bu boyama yöntemi de, açık en formunda gerçekleştirilmektedir. Açık en halindeki çözgü iplikleri, giriş silindiri tarafından tutulup ön yıkama banyosuna aktarılır. Ön yıkama ardından, iplikler boyama teknesine ilerlerler. Boya teknesine ulaşan iplikler indigo ile muamele edildikten sonra art yıkama teknesi yerine indigo teknesinin üzerinden çözgü levendlerinin olduğu kısma ulaşır. Bu kısmın hemen arkasından yine leventlerin altından geçerek tekrar indigo boyama teknesine ulaşır. Kat ettiği bu yol bir ilmeği (loop) hatırlattığı için boyama yöntemine loop boyama denilmiştir. Bu boyamada birçok boya banyosu yerine tek banyo vardır. İstenen renk, bu teknikte “Twin Pad” olarak adlandırılan emdirme teknesine iplikler 4-10 kez daldırılması ve her tekne dalışının ardından leventlerin altından geçerken hava ile yükseltgenmesidir. Ancak tek tekne olduğundan çok çeşitli boyarmaddelerle ipliğin boyanması mümkün olmaz. Dolayısıyla çok esnek bir yöntem değildir. İplikler yeteri kadar boyandıktan sonra art yıkama ve kurutma işlemine tabi tutularak çözgü leventlerine sarılırlar. Daha sonra haşıllama gerçekleştirilmektedir.
Yukarıda bahsedilen yöntemler ile çözgü ipliklerinin dokumaya hazır hale getirilmesiyle dokuma işlemine geçilir. Denim kumaşlar kancalı, mekikçikli ve hava jetli dokuma makinelerinde üretilebilmektedirler. Genellikle 2/1 veya 3/1 Z dokuma konstrüksiyonu gibi çözgü yoğunluklu dimi dokular tercih edilmektedir. Denim kumaşların ağırlığı genellikle ons olarak ifade edilmektedir. 1ons 28,35 gr’dır. Bu durumda 1 oz/yd2 ’nin karşılığı yaklaşık 33,91 g/m2 ’dir. Kumaşların kullanılacağı alana uygun olarak (gömlek, etek, pantolon, ceket, bay/bayan giyim ya da yazlık/kışlık vs.) gerekli iplikler ile yeterli sıklıkta ve gramajda üretilirler. Sıkı yapıda bir kumaş türü olduğu için tercih edilen dokuma makineleri ağır çalışma şartlarına uygun olmalıdır.
Denim Kumaş Üretimindeki Terbiye İşlemleri
Üretilen ham kumaşların satışa hazır hale getirilmesi için birtakım terbiye işlemleri uygulanmaktadır. Klasik bir denim kumaş terbiyesi, herhangi bir dokuma kumaş terbiyesinden farksızdır. Sırasıyla fırçalama, yakma, yıkama, apre, kurutma ve sanforizasyon işlemlerinden geçirilir. Fırçalama işleminde kumaş, silindir şeklindeki fırçaların arasından geçmektedir. Bu sırada kumaş üzerindeki toz, uçuntu, yabancı madde ve iplikler hava emişi ile emilerek temizlenmektedir. Daha sonra fırçalama sonrası havaya kaldırılan kumaş yüzeyindeki tüyler yakma makinesinde kullanılan alev altından hızlı bir şekilde geçirilerek yüzeydeki lifler uzaklaştırılmaktadır. Böylelikle denim kumaşa pürüzsüz ve parlak bir görünüm veren ön terbiye işlemleri tamamlanmış olur.
Kumaş, bu işlemden bir su teknesinden geçirilerek yıkanmaktadır. Yakma işleminden sonra isteğe bağlı olarak merserizasyon, ağartma gibi ön terbiye işlemlerinin uygulanmasına da devam edilebilmektedir. Daha sonra kumaşlar, önünde apre teknesi de bulunan ramözlere alınır. Ramöz makinesinde ilk olarak kumaşlara istenen özelliklere göre apre teknesinde yumuşaklık, dolgunluk, su geçirmezlik, reçine kaplama vb. özellikleri sağlayan maddeler verilebilmektedir. Baskı silindirleri ile kumaş üzerindeki fazla apre uzaklaştırıldıktan sonra ramöz makinesinin girişinde bulunan mahlo tertibatı ile kumaş atkılarındaki eğrilikler gergi silindirlerinin sağa sola hareketleriyle düzeltilmektedir. Denim kumaşı dikildiğinde kotun paça kısımları yıkamadan sonra dönme olmaması için bu şekilde atkı eğimi ayarlanmış olur. Kumaş dokusu dimi yapıda olduğundan bu işlem önemli bir işlemdir ve eğer eğim düzgün verilemezse paça dönmesi hatası oluşabilmektedir. Mahlo tertibatından sonra kumaş makinenin kurutma tamburlarının bulunduğu bölüme gelir. Kurutma esnasında tambur silindirinin içinden dışarıya buhar verilir. Verilen bu buhar kumaşın içinden geçmektedir. Burada amaç ise kumaşta istenilen nem miktarını ayarlamaktır. Eğer makine girişinde kumaş iğneli zincir sistemi ile taşınıyorsa avans yani ön besleme verilmesiyle boydan çekmezlik de olumlu olarak etkilenebilmektedir.
Ramöz, kumaşların hem kurutulup hem de en-boy boyutsal stabilitesinin sağlandığı önemli bir terbiye makinesidir. Ramöz makinesinden sonra kumaşlar çekmezlik kazandırmak amacıyla sanforizasyon işlemine alınır. Sanfor makinesinde, kumaşta daha önce bulunan gerilimler ve lif özelliği nedeniyle ileriki aşamalarda uğrayacağı çekme maksimum şekilde alınır. Böylelikle kumaş birçok yıkama sonrasında alacağı boyuta sokulmuş olur. Esasında sanforlamada işleminde mekanik yolla atkı ipliklerini birbirine yaklaştırılmaktadır. Makine girişinde, kumaş açıcı silindirden geçirilerek makinaya katlı ve kırışık girmesi önlenir. Kumaş kalitesine göre su veya buhar püskürtülerek kumaşın nemlenmesi, kırıkların yumuşaması ve enden çekme sağlanır. Paça dönmesi ayar silindiri yardımıyla kumaşa istenen paça dönmesi verilmekte ve atkı eğimleri düzeltilmektedir. Kumaş ısıtılmış çelik silindir ile kauçuk bant arasındaki yüzeyden geçirilerek belirli bir ısı ve basınçta çözgü yönünde de çekmezlik verilir. Daha sonra keçeli silindir yardımıyla kumaş kurutulur, kumaşa ütüleme etkisi yapılır ve verilen çekmezliğin sabit hale getirilmesi sağlanır. Keçeden sonra kumaş soğutma tamburlarından geçerek doka sarılır.
Mamul Denim Kumaşa Uygulanan Bitim İşlemleri Mamul hale getirilmiş kumaşların günümüzde artık bu halleriyle kullanımı çok düşük oranlardadır. Sadece iş kıyafeti gibi dayanıklı ve sert bir yapıda kumaş istendiğinde bu şekilde giysi haline dönüştürülebilmektedirler. Denim ürünlere farklılık kazandırmak, kumaştaki sert tutumu gidermek amacıyla, konfeksiyonu ve dikiş işlemleri tamamlanıp giysi haline getirildikten sonra veya mamul kumaş halinde kuru ve yaş bitim işlemlerinden geçirilmeye başlanmışlardır.
Kuru olarak uygulanan bitim işlemleri genellikle mekanik yollarla uygulanan çeşitli aşındırma yöntemleri iken, yaş halde uygulanan bitim işlemleri çeşitli kimyasallar kullanılarak uygulanan ve değişik efektler kazandıran işlemleridir. Kuru olarak uygulanan işlemler; zımparalama (scraping), kumlama (sandblasting), yıpratma-eskitme (manuel damage), kılçıklama (tagging), lazer ile yakma (laser), reçine (resin), şekil ütüsü ve pres ütü (ironing-creases and flat press), baskı (print) olarak sıralanabilir.
Yaş olarak uygulanan işlemler; haşıl sökme–ön yıkama (desizing), taşlama (stonewash), enzim yıkama (enzyme wash), ağartma (bleaching), boyama (tinting – overdyeing), yumuşatma (softening), durulama (rinse), plastik topla yıkama (rubber balls) şeklinde sıralanabilir.
Verilen örnekleri çoğaltmak mümkündür. Bu işlemler kombine olarak da kullanılabilmektedirler.
Bu işlemler içerisinde yaygın olarak kullanılan enzim ve taş yıkama işlemleri öne çıkmaktadır. Enzim ve taş yıkama gibi işlemlerden önce ise çözgü iplikleri üzerinde kaygan bir film tabakası oluşturan haşıl maddelerinin uzaklaştırılması gerekmektedir. Sürtünmeyi azaltırken mukavemete de katkıda bulunan haşıl maddeleri dokumada verimi artırmaktadır. Ancak oluşan film tabakası yıkama işlemleri açısından problem oluşturabilmektedir. Bu nedenle uzaklaştırılması gerekmektedir. Yaklaşık 20 dakika süren işlem kumaşın kendi rengini bozmayan, ıslatıcı esaslı veya yumuşatıcı kimyasallar kullanılarak yapılan bir işlemdir. İşlemin nasıl uygulanacağını kullanılan haşıl malzemesinin yapısı belirler. Genellikle suda çözünebilir haşıl maddesi kullanımında ıslatıcı ilave edilerek yıkanır. Suda çözünmeyen haşıl maddelerinde ise önce enzimler ile haşıl suda çözünür hale getirilmektedir.
Taş Yıkama
Taş yıkama, indigo boyarmaddesinin düşük sürtme haslığı özelliğinden yararlanılarak, kumaşların sulu ortamda ponza taşı adı verilen doğal taşlarla 30 dakikadan 1,5 saate kadar değişen sürelerde endüstriyel yıkama makinelerinde işleme tabi tutulmasıdır. Denim mamuller ponza taşlarıyla istenen renk elde edilene kadar yıkanır. Ponza taşının kumaş üzerinde aşındırıcı ve boyanın tekrar kumaşa yapışmasını engelleyici etkisi vardır. Bu yıkama sonunda kumaş eskimiş ve kullanılmış havası alır. Ayrıca kazanılan efektler özellikle büzüşen noktalar ve dikiş yerleri üzerinde daha etkindir. Taşlama ile beraber denim ürünlerin tutumları da daha yumuşak hale gelir. Denim ürünlerin renkleri işlem süresi ile beraber değişirken, süre arttıkça renk de açılmaktadır. Ancak taş kullanımı; makinelerin aşırı bir hızla yıpranması, drenaj hatlarında tıkanıklıklar, yıkanan ürünlerin aşırı yıpranması ve kırık izlerinin ortaya çıkması, taşların depolanması için yeni alanlara ihtiyaç duyulması, atık suyun temizlenmesi ve bitmiş pantolondan tozun çıkartılması için oldukça fazla işçiliğe gerek duyulması gibi sorunlara yol açabilmektedir.
Enzim Yıkama
Denim yıkamalarda en çok kullanılan enzimler amilaz, laktaz ve selülaz enzimleridir. Amilaz enzimleri haşıl sökme amaçlı kullanılırken, lakkaz ve selülaz enzimleri denim kumaşların rengini açmak ve değişik bir görünüm kazandırmak için ponza taşı yerine kullanılmaktadır. Ancak lakkaz enzimlerin geri boyama problemleri nedeniyle çoğunlukla selülaz enzimleri kullanılır. Esasında selülaz ile enzimatik işlemlerin büyük bir çoğunluğu selülozik liflerdeki ağır kimyasal maddeleri uzaklaştırmak veya yeni bitim efektleri elde etmek amacıyla kullanılmaktadır. Piyasada iki tür selülaz enzimi vardır. Bunlar asidik selülaz ve nötral selülazdır. Kumaş yüzeyinden dışarı çıkan lif uçlarını uzaklaştırma işlemine biyoparlatma, asidik selülazlar ile gerçekleştirilir. Biyoparlatma işlemi sonrasında mamul yüzeyinde sağlanan etkiler; boncuklanma eğiliminde azalma, mamul yüzeyinde minimum tüylenme, yumuşak bir tutum ve dökümlülük şeklindedir.
Denim ürünlere yüzey efektinin ve yeni bitim efekti kazandırmak amacıyla da nötral selülaz enzimleri kullanılmaktadır. Denim sektöründe daha az geri boyama ve daha az mukavemet kaybı nedeniyle nötral enzimler tercih edilmektedir. PH’ karşı daha duyarlı olduğu için daha güvenli bir yıkama gerçekleştirilmiş olur. Asidik selülazlar daha agresif yapıda oldukları için yırtılma mukavemetini olumsuz etkilemektedirler. Enzim yıkamanın amacı istenen renk efektinin elde edildiği ancak daha az yıpranmış giysi elde etmektir. Böylece denim mamulün ömrü taş ile yıkamaya göre daha uzun olabilmektedir. Enzim yıkama metoduyla, uzun bir geçmişi olan denim taşlamada ponza taşı kullanımı miktarı azalmıştır. Günümüzde taşlama efekti elde etmek üç şekilde gerçekleştirilmektedir. Birinci klasik şekilde ponza taşları ile yıkamadır. İkincisi, sadece nötral selülaz enzimleri ile yıkamadır. Üçüncüsü ile ponza taşı ve enzimlerin birlikte kullanıldığı yıkama şeklidir. İstenen aşındırma efekti eldesi; makine cinsi, flotte oranı, kumaş miktarı, taş miktarı ve enzim miktarı ayarlanarak yapılabilir. İşlem süresi daha fazla selülaz enzimi kullanmayla düşürülebili
EMNİYETLİ VE DOĞRU EL ALETİ KULLANIM KURALLARI
1-Anahtarın ölçüsünün somun/cıvata ölçüsüyle uygun olduğundan emin olunuz.
2-Tornavidaları, keski veya levye yerine kullanmayınız.
3-Tornavidanın ölçüsü ve tipi ile vidanın ölçü ve tipinin birbirine uygun olduğundan emin olunuz.
4-Kontrol kalemini amacına uygun olarak kullanınız, genel amaçlı tornavida olarak kullanmayınız.
5-Özellikle pense-yan keski- T Allen gibi ürünleri çekiç niyetine kullanmayınız, sap ve çene kısımlarına vurmayınız.
6-Sert çelik telleri pense ya da ince makaslarla kesmeyiniz.
7-Çekici , kendi sertliğinden daha sert malzemelerde kullanmayınız ve çekicin köşe kısımları ile çalışmayınız.
8-Hiçbir el aletine, daha fazla kuvvet elde etmek için uzatma kol takmayınız.
9-Özellikle kurbağacık anahtarlarda ve boru anahtarlarında anahtarın döndürme yönüne dikkat ediniz. Bu tarz ürünlerde hareketli çeneye yük bindirilmemesi gerekmektedir.
10-Dişleri aşınmış boru anahtarlarını kullanmayınız.
11-Malzemenin çapına uygun bir boru anahtarı kullanınız.
12-Lokma anahtarları havalı tabanca ile kullanmayınız. Havalı tabancalar için özel üretilen lokmaları tercih ediniz.
13-Segman penslerinin uç kısımlarının yıpranmamasına özen gösteriniz.
14-El aletlerini mutlaka amacına uygun olarak kullanınız.
15-El aletlerine kimyasal işlemler, bileme ve kaynak işlemleri uygulamayınız. Aletlerin şeklinde değişiklik yapmayınız.
16-Yıpranmış ve hatalı el aletlerini kullanmayınız.
17-Tekerlekli tamir dolaplarını bir yerden bir yere taşırken mutlaka çekmecelerinin kapalı ve dolabın kilitli olduğundan emin olunuz.
18-Çalışma esnasında, tekerlekli tamir dolaplarının tüm çekmecelerinin aynı anda açık olmamasına dikkat ediniz. Aksi takdirde dolabın denge dağılımı bozulacak ve devrilmesi söz konusu olabilecektir.
19-El aletlerini kullandıktan sonra mutlaka temizliğini ve bakımını yaparak muhafaza ediniz.
20-Mutlaka çalışma şartlarınıza uygun kişisel koruma teçhizatı kullanınız.
EL ALETLERİNİN KULLANILMASINDA UYULMASI GEREKENLER
1. Kullanacağınız el aletinin yapacağınız işe uygun olmasına dikkat edin.
2. El aletlerinin; eğer sapı varsa bunun budaksız bir ağaçtan olmasını, kenarlarının yuvarlatılmış, kıymıksız, düzgün ve uygun boyutta olmasına dikkat edin.
3. El aletlerinin sapları gevşemiş ise, kullanmadan önce bunları sıkıştırın.
4. Somun sıkma veya gevşetme için uygun anahtar kullanın. Pense ve benzeri aletler kullanmayın.
5. Normal kollu anahtarları ucuna boru geçirerek veya benzerlerini takarak uzatmayın.
6. Anahtarları çekiç olarak kullanmayın.
7. Üzerinde çalışılan işi emniyetli şekilde tablaya bağlayın.
8. El aletlerini ceplerde taşımayın, bir alet çantası kullanın.
9. Herhangi bir aletin üstüne fazla basınç veya kuvvet tatbik etmeyin.
10. El aletleri ile çalışırken, gerekli hallerde gözlük, önlük, eldiven gibi koruyucu malzeme kullanın.
11. Kesici ucu yüksek hızla dönen taşınabilir aletleri kullanırken parmağınızı, elinizi, elbisenizi kaptırmamaya dikkat edin.
12. Baş üstü yüksekliğinden düşmelere karşı gerekli tedbirler alınmadan, aletleri elden bırakmayın.
13. Elektrikli, hidrolik, pnömatik ve tüm diğer el aletlerinin kullanılması sırasında özel talimata uyun.
14. Baltalar, keserler, satırlar gibi el aletlerini, daima keskin olarak bulundurun, bunların sapları alete sıkı ve sağlam duracak şekilde geçirildiğinden emin olun ve aşınmalarda uygun kılıf, askı ve muhafaza içinde bulundurun.
15. Kalemler, keskiler(saplı keskiler), zımbalar ve benzeri aletlerde, kalem uçları, keski ağızları ve zımba burunları, yapılacak işe uygun biçimde ve daima keskin olacak ve bunlar kullanılırken, uygun siperler, paravanlar veya benzeri koruyucular bulundurun.
16. Kaldıraçlar ve benzeri aletleri kullanmadığınız zamanlar, yere veya tezgâh üzerine dayalı ve dik olarak bırakmayın, yatık olarak bırakın.
17. Eğe ve törpülerin metal bileziği bulunan sağlam sapları veya başka çeşit bir tutacakları olmalı. Bu aletleri sapsız olarak kullanmayın.
18. Eğe ve törpüleri, sandık açma, çivi sökme veya sert bir cisme vurma işlerinde kullanmayın, bunlara çekiç ve benzeri aletle vurmayın eski eğelerden keski, kalem ve zımba gibi aletler yapmayın.
19. Bıçakların sapları üzerine, gerektiğinde elyaf, deri veya paslanmaz çelikten yapılmış kabza muhafazaları yapın, parmak kavramları veya kalkan koyun.
20. Kauçuğun kesilmesinde kullanılan bıçakların uçlarını, uygun şekilde yuvarlatın. 21. Krikoları, yük kaldırılırken yere sağlam bir şekilde ve dik olarak koyun. Yükler istenilen yüksekliğe kaldırıldıktan sonra, krikolar dayanıklı ve uygun takozlarla beslenmedikçe bu yüklerin altında veya üstünde çalışmayın ve yüklerin kriko ile indirilmesinde gerekli tedbirleri alın.
22. Penseler, tel makasları ve kıskaçları ile gergin tel, yay ve benzeri teller kesilirken, telin kesilen uçlarından birini uygun şekilde tespit edin.
23. Kıvılcımın tehlikeli olacağı yerlerde kullanılacak el aletleri, kıvılcım çıkartılmayacak malzemeden yapılmalı. Bu nitelikte olmayan aletleri, bu yerlerde kullanmayın.
24. Çekiç, balyoz, kalem, keski, zımba ve benzeri aletler, standartlarına uygun şekilde ve kaliteli çelikten yapılmalı. Bunların bozulan veya çapaklanan başlarını, taşlama veya eğeleme suretiyle düzeltin.
25. El aletlerinin su verme veya bilenmesi ile basım ve onarım işleri, kalifiye işçiler tarafından yapılmalı. Bunların sivri veya keskin uçlarını, kullanılmadıkları zaman uygun şekilde koruyun.
26. El aletlerini, yerlerde, merdivenlerde, geçitlerde veya işçilerin geçit olarak faydalanabileceği herhangi bir yer üzerinde ortada bulundurmayın ve bunlar için uygun dolap, askı tablosu veya en az 2 santimetre yükseklikte etekliği bulunan raflar yapın.
Döşemelik kumaşlar, tekstil sektöründe yer alan tüm ürün gruplarında olduğu gibi müşteri istek/talepleri ile moda akımına bağlı olarak zamanla değişmiş ve gelişmiştir.
Bu nedenle, zaman içerisinde fantezi iplik kullanımı yaygınlaşmış ve bu iplik grubundan, dokunduğunda kadifeye benzer bir görünüme sahip olması ve ekonomik olarak üretilmesi gibi birçok farklı nedenden ötürü şönil iplikler döşemelik kumaş üretiminde önemli bir paya sahip olmuştur.
Döşemelik kumaşlar; kullanım yeri göz önüne alındığında dökümlülüğü düşük, kalınlığı diğer tekstil mamullerine oranla fazla ve gramajı daha yüksek ve yüksek haslık değerlerine sahip olan tekstil mamülleridir.
Tüm tekstil mamüllerinde olduğu gibi döşemelik kumaşlarda da maruz kaldığı dış etkiye karşı mümkün olduğunca ilk halini koruması beklenmektedir. Bu nedenle; döşemelik kumaşların yüksek aşınma dayanımına sahip olması ve buna bağlı olarak yıkanan veya silinen kısımlarda renk değişimlerinin olmaması (yüksek sürtünme haslığı değerine sahip olması) istenmektedir.
Tüm bunların yanı sıra döşemelik kumaşlar mobilya sektöründe kullanıldığından, kolay şekil alması ve formunu koruması gerektiği için düşük döküm yani tok tutuma sahip olması istenmektedir.
Döşemelik kumaşlar mobilya ve otomotiv sektöründe yaygın olarak kullanılmaktadır.
Aşınma dayanımının yüksek olmasının yanında döşemelik kumaşların lekelenme dayanımının yüksek olması ve kolay bakım özelliği taşıması istenmektedir. Döşemelik kumaşların kullanımı sırasında lekelenme genellikle su ile olmaktadır. Bu nedenle döşemelik kumaşlarda hidrofob lifler kullanılarak kumaş üretimi ve farklı apre teknikleri ile hidrofob yüzeyler oluşturularak (su, kir, yağ iticilik apreleri) lekelenme dayanımı arttırılmaktadır.
Döşemelik sektöründe kullanılan kumaşların aşınma dayanımının yüksek olması istenmektedir. Kumaşların aşınma dayanımını etkileyen faktörlerden biri de üretimde kullanılan ipliğin özelliğidir.
Döşemelik kumaşların dokunabilirlik sınırının da dikkate alınarak belirli çözgü ve atkı sıklığında dokunması gerekmektedir. Düşük atkı ve çözgü sıklığı kumaşın dikiş kayma dayanımının olumsuz yönde etkileyeceğinden, atkı ve çözgü sıklığı değerlerinin döşemelik kumaşlarda yüksek olması gereklidir ki bu sıklık değeri de iplik numarası,cinsi,ipliğin bükümü v.b özelliklerle alakalıdır.
Döşemelik kumaşlar TS 11818 EN 14465 numaralı standartta 7 grupta sınıflandırılmıştır;
1- Düz Dokulu Kumaş: Birbiri ile 90° açı ile kesişen atkı ve çözgü iplikleri ile dokuma makinelerinde, çerçevelerin farklı hareketleri vasıtasıyla farklı desenlerde üretilen kumaşlar düz dokulu kumaş olarak adlandırılmaktadır.
2-Örme Kumaş: Yuvarlak veya düz örme makineleri yardımı ile çağlıktan beslenen ipliklerin, ilmek yapısı oluşturarak birbiri ile bağlantı yapması suretiyle elde edilir.
3-Havlı Kumaş: Düz dokulu kumaşta mevcut olan atkı ve çözgü zemin ipliklerinin yanı sıra bünyesinde hav iplik adı verilen üçüncü bir iplik bulunduran kumaşlar havlı kumaş olarak adlandırılmaktadır. Havlı kumaşlar özel 3 iplikli dokuma makinelerinde üretilebildikleri gibi, şönil iplik gibi iplik yapısında havlı yapı bulunduran iplikler ile klasik dokuma makinelerinde de üretilebilmektedir.
4-Dokusuz Kumaş: Bilinen iplik üretim metotları ile iplik yapısına dahil edilemeyecek kadar kısa ve ince liflerin, mekanik, ısıl veya kimyasal yöntemleri ile birbirine bağlanması ile üretilen tekstil yüzeyleri dokusuz kumaş/yüzey olarak adlandırılmaktadır.
5-Tafting Kumaş: Tülbent halinde beslenen yüzeye iğne yardımıyla havlı bir yüzey kazandırılarak oluşturulan tekstil mamulleridir. Tafting yüzeylerin görünümü çimene benzetilmektedir. Tafting kumaşlar velur ve bukle yüzey olmak üzere 2’ ye ayrılmaktadır.
6-Floke Kumaş: Flok iplik ile dokuma veya örme tekniği kullanılarak oluşturulan tekstil yüzeylerine floke kumaş denir. Flok ipliklerin aşınma dayanımı özellerinin şönil ipliğin aşınma dayanımı özelliklerinin daha iyi olduğu bilinmektedir. Flok iplik ile oluşturulan tekstil yüzeyleri yaygın olarak otomotiv ve koltuk döşemelerinde kullanılmaktadır.
7-Şardonlu Kumaş: Şardonlu kumaşlar düz olarak dokunmuş tekstil mamullerinin mekanik bitim işlemi olan şardonlama işlemine tabi tutularak elde edilen tekstil yüzeylerdir. Şardonlama işlemi ile kumaş yüzeyine lifler çekilerek havlı bir tabaka oluşturulmaktadır. Şardonlama işlemi; kumaşın bir silindir üzerinde iğneler bulunan döner tabaka ile temas etmesi ve iğnelerin kumaş yapısında bulunan lifleri kumaş yüzeyine çıkarması ile gerçekleşmektedir.
Döşemelik kumaşlar; klasik ve modern dokuma makineleri ile kadife dokuma makinelerinde üretilmektedir. Kadife kumaşlar klasik 2 iplikli dokumadan faklı olarak 3 iplik ile üretilmektedir. Bu ipliklerden ikisi klasik dokumada olduğu gibi atkı ve çözgü iplikleri diğer üçüncü iplik ise kadife kumaşın havlı yapısını oluşturan hav ipliğidir.
Kadife kumaşlar; hav ipliğinin atkı ipliği yönünde kumaşla bağlantı kurması ile oluşturulan atkı kadifeler ve hav ipliğinin çözgü yönünde kumaşla bağlanması ile oluşturulan çözgü kadifeler olmak üzere üretim tekniği açısından 2 ana başlıkta sınıflandırılabilir.
Kadife kumaşlar, jakarlı kadife dokuma makineleri ve farklı renkte hav iplikleri kullanılarak da gerçekleştirilmektedir.
Şönil iplikten üretilen döşemelik kumaşlar ise; şönil ipliğin havlı yapısından kaynaklanan görünümü nedeniyle yalancı kadife olarak adlandırılmaktadır.
Şönil iplikten üretilen döşemelik kumaşlar kadife kumaşlarda olduğu gibi ekstra bir hav ipliği kullanmak yerine; atkı ipliği olarak kullanılan şönil ipliğin kumaş yapısına dahil edilmesi ile üretilmektedir. Şönil ipliğin çözgü ipliği olarak kullanımı elverişli olmadığından kadife kumaş da olduğu gibi hav iplikleri çözgü yönünde yerleştirilememektedir. Şönil ipliklerin dokunmasında en çok tercih edilen dokuma makineleri; mekikçikli ve kancalı makinelerdir. Bu iki makine tipinden en çok tercih edileni ise kancalı dokuma makineleridir . Şönil ipliklerin dokunması yardımcı bir atkı ipliği ile beraber yapılmaktadır. Genellikle döşemelik sektöründe tercih edilen şönil ipliklerin hammaddesi; pamuk, polyester, akrilik, viskon, polipropilen ve bu hammaddelerin karışımlardır.
Tahar makineleri, aynı anda lamellere, gücülere ve tarağa tahar yapabilen makinelerdir.
Gücü bölümü: Dokuma tezgâhının üzerinde veya ayrı bir yerde çözgü levendindeki çözgü ipliklerinin gücülerden tahar raporuna uygun şekilde geçirilmesi işlemine gücü taharı denir.
Bu işlem tahar raporu değişmeyecek kumaş tiplerinde çözgü bitmeden diğer çözgünün iplikleri tek tek bağlandığı için yapılmaz. Tahar raporu değişecekse genellikle dokuma tezgâhında ayrı bir yerde çözgü iplikleri taharlanır. Burada önemli olan tahar planında belirtilen sıraya çok dikkatli bir şekilde bağlı kalarak taharı yapmaktır. Aksi halde bir sıra atlaması örgü yapısını bozacağından telafisi çok zor olan kumaş hatasına neden olur. Dokuma dairelerinde taharlamadan amaç öncelikle tahar planına göre çözgü ipliklerinin gücülerden tek tek geçirilmesidir. Bu işlem dokunacak olan kumaşın örgüsüne göre çıkarılan tahar planına göre yapılır.
Gücüler iki magazin yolunda grup halinde sıralanır. Gücüler konveyör bant üzerine nakledildikten sonra ayırma tertibatı gücüleri birer birer ayırır. Bu daha sonra gücüleri taharlama pozisyonuna getirir. Taharlamadan önce tarak ve gücü optik merkezleme ile ortalanırlar. Taharlanmış gücüler duruma göre istenen gücü çerçevesine veya gücü taşıma çubuğuna alınır. İticiler gücüleri çerçeveye veya gücü taşıma çubuklarına doğru tahar raporuna göre iter.
İplik bölümü: Çerçeve üzerinde gergin halde bulunan çözgü tabakasından iplikler bir ayırma ünitesi kullanılarak birer birer ayrılır ve tahar kancasına sunulur. Bu kanca taraktan, gücüden ve lamel gözünden geçerek ipliği aldıktan sonra geri döner. Lamelden, gücüden ve taraktan geçerek taharlama yaptıktan sonra iplik kancadan dışarı bırakılır ve emici meme tarafından tutulur, iplik sensörü ipliğin doğru olarak taharlanıp taharlanmadığı kontrolünü yapar.
Lamel bölümü: Çözgü dokuma makinesine bağlandıktan sonra çözgü ipliklerinin dokuma işlemi sırasında kopuşlarının tek tek kontrolü amacıyla lamel dizme işlemi yapılır. Lameller, çözgü hazırlama veya dokuma sırasında her çözgü teline bir adet asılmış olan tel veya madeni dar ve kısa çözgü elemanıdır. Lamel tertibatının iyi görev yapabilmesi için çözgü gerilimi iyi ayarlanmış olmalıdır. Lamellerin açık veya kapalı tipleri vardır. Kapalı lameller daha çok otomatik tahar makinesiyle taharlanan çözgülerde kullanılır. Açık lameller, çözgü dokuma makinesine yerleştirildikten sonra dizilir. Lameller 4–12 sıra halinde yan yana dizilirler. İşletmelerde en çok kullanılan 4–6–8 sıralı lamellerdir. Bunun üzerindeki sıra sayıları ipek dokumacılığında kullanılır. Eğer bir çözgü ipliği koparsa buna takılı olan lamel aşağıya lamel çubuklarının üzerine düşerek makineyi durdurur. Lameller aşağıya düştüklerinde lamel testeresi de denilen çubukların hareketini engelleyerek makinenin durmasını sağlamaktadır. Otomatik lamel dizme makineleri genellikle çözgü taharlandıktan sonra yani açık lameller için kullanılır. Çözgünün 1’e 1çapraza alınmış olması şartı vardır. Çeşitli lamel genişliklerine göre kolaylıkla değişebilen bataryalar vardır.
Lamel eksik olduğu veya iplik ayrılmadığı zaman otomatik olarak makine durur ve sinyal lambası hatanın olduğunu gösterir. Bu makineler saatte 8000 iplik üzerine lamel dizebilir. Lamel grubu lamel magazininde hazırlanır. Lamel ayırıcı, lamelleri ayırır ve bunlar daha sonra lamel çevirici ile tutulur ve taharlama pozisyonuna getirilir. İplikler taharlandıktan sonra lameller, lamel kızaklarına alınır. İstenilen lamel testeresine itilir ve dizilir.
Tarak bölümü: Taraktan alma da tahar raporunda belirtilen bir dişten kaç çözgü ipliği geçeceğini gösteren işaretlere göre yapılır. Tarak, taharlama boyunca tarağı nakleden tarak taşıma birimi üzerine monte edilir. Optik tarak izleme ve kontrol, tarak inceliğine ve istenilen diş adedine göre tarak taharını kontrol eder. Tarak bıçağı dişler arasından girer, dişleri oldukça geniş açar ve böylece tahar kancasının ve ipliğin engellenmeden geçmesini sağlar
Gücülerden geçirilmiş çözgü ipliklerini, tahar planında belirtilen sayılarda tarak dişlerinden geçirme işlemidir. Her tarak dişinden geçirilen çözgü ipliği sayısı kumaş enine ve çözgü sıklığına bağlıdır. Tarak dişinden geçecek iplik sayısı ve tarak numarası yani taraktaki diş sıklığı çözgü sıklığına bağlı olarak seçilir. Bu işlem tek kişi tarafından küçük tığı benzeri aletle yapıldığı gibi otomatik veya yarı otomatik tahar makinelerinde de yapılmaktadır.
Kontrol kabini: Bu kabin, sistemin elektrik kontrolünü ve operasyon için gerekli bütün voltajı sağlayan merkezi güç kaynağını barındırır. Hiyerarşik yapıya sahip olan kontrol sistemi, işlemci modüller üzerinden motorlar ve aşamalı digitizerler ile irtibat kurar. Ayrıca dağıtım devreleri üzerinden de selonoid valflar ve sensörler ile irtibat sağlar.
Operatör konsolu: Tahar makinesi operatör konsolunda bulunan bir klavye ile kumanda edilir ve programlanır. Ekran, istenen bilgileri o ülkenin dilinde metin halinde ve kısmen grafik formunda gösterir. Makinenin durumu ve taharlama işleminin aşamaları her an görülebilir. Tahar raporunu ve parametrelerini programlama da operatör konsolu üzerinde gerçekleştirilir. Operatör konsolu, ayrıca makinenin çalışması ve bakım bilgisi hakkında istatistiksel veriler sağlar. Gerektiği takdirde makine acil stop düğmesi ile hemen durdurulabilir. Konsolun kapağının altına yerleştirilmiş bulunan ana bilgisayar ve disket sürücü mevcuttur.
Tahar makineleri olarak işletmelerde klasik kartonlu tahar makineleri de kullanılmaktadır. Bu tip tahar makineleri için dokuma makinelerinde ağızlık açma sistemlerinde kullanılan armür kartonları bulunmaktadır. Bu kartonların görevi dokunacak olan kumaşın örgüsünün taharını sonsuz karton üzerine işleyerek tahar makinesinde, taharlama işlemi yapılırken hangi çerçevenin çözgü ipliğini üzerinde bulunduracağının tespitini gerçekleştirmektir.
Dokunacak olan kumaşın örgüsüne göre hazırlanacak tahar kartonunun mekanik tahar makinesinin karton yuvasına monte işlemi yapılır. Bu rapor doğrultusunda alınan hareketle iğneler yardımıyla uygun çerçeveye çözgü ipliği içinden geçirilmiş olan gücü ilave edilir. Mekanik tahar makinelerinde yapılacak tahar işleminde bilgisayar destekli bir çalışma yoktur. Genellikle işlemlerin çoğunluğu çalışan personel tarafından yürütülmektedir. Tahar makinesinin mekanik olması modern tahar makinelerine göre zaman kaybına neden olmaktadır.
Tahar Makinesinde Taharlama Yapma
Modern tahar makineleri lamellere, gücülere ve tarağa aynı anda tahar yapabilecek şekilde imal edilmektedirler. Çözgü, taharlama işlemi boyunca tahar nakil arabasında kalır. Kıskaçlar yardımıyla alttan ve üstten sabitlenir. İşlem tamamlandıktan sonra tahar arabası tezgâhın içine sürülür ve tahar makinesine bağlanır. Makine üzerinde taharlama işlemi boyunca tüm işlemlerin takip edildiği elektronik bir ekran mevcuttur. Makinede normal taharlama prensibi olarak her gücü gözünden bir çözgü teli geçirilmektedir. Ancak kenarlarda gücü gözünden farklı sayıda çözgü teli geçirilecekse işçi tarafından makineye bu talimat girilmelidir.
Çözgülerin lamel ve gücü gözlerinden geçirilmesi işlemi için esnek bir tığ kullanılır. İplikler, lameller ve gücüler teker teker tutucular tarafından alınır, işleme hazır duruma getirilir ve taharlaması yapılır. Tahar planları elektronik olarak transfer disketleri veya merkezi aktarma ağı tarafından makineye verilebilir. Bu bilgiler kontrol terminali tarafından planlanır ve muhafaza edilir. Taharlama işlemi tamamlandıktan sonra tahar makinesi sistemden ayrılır, çözgüler dokuma makinesine yerleştirilmek üzere tahar arabasında kalır.
Tahar işlemi tamamlandıktan sonra çözgü levendi, çerçeveler, tarak ve lameller tahar arabası tarafından taşınır ve dokuma makinesine yerleştirilir. Bu sistem dokuma makinelerinin sökülmesi ve taşınması amacıyla da kullanılabilmektedir.
Tahar Makinesinin Çalışması Sırasında Dikkat Edilecek Hususlar
Tahar işlemi yapılırken çeşitli sebeplerden dolayı istenmeyen hatalar oluşabilmektedir. Bunlar çapraz hatası, lamel diziminde atlama hatası, gücü tahar hatası, tarak taharı hatası ve tarak izi gibi hatalardır. Bu hataların geneli el ile yapılan tahar işleminde karşımıza çıkmaktadır. Makine ile yapılan tahar işleminde bu hatalar göz önünde bulundurularak daha hassas çalışma sonucunda kaliteli ürün yapılabilmesi sağlanacaktır. Mekanik tahar makinelerinde tahar elemanının özellikle gücü ve tarak tahar işleminin yapımında sürekli gözlem yapması ve hataları anında çözmesi şarttır. Tam otomatik tahar makinesinde yapılacak belli başlı kontroller aşağıda sıralanmıştır:
1- İlik algı ayarı kontrolü,
2-Lamellerin kontrolü,
3-Gücü kontrolü,
4-Tahar iğnesinin kontrolü
5-Dokuma tarağının kontrolü,
6-Çözgü uçları tahar kontrolü,
7-Rapor tekrarları kontrolü
Tahar çözgü dairesinden gelen çözgü levendinin üzerindeki çözgü ipliklerinin belirli bir plan doğrultusunda (tahar planına göre) gücü gözlerinden ve dokuma tarağının dişlerinden geçirilmesi olarak tarif edilmektedir. Bu işlem el ile ya da makine ile yapılır.
El ile yapılan tahar işleminde hataların oranının yüksek olması ve işlemin daha fazla zaman alması işletmeleri gelişmiş
elektronik donanımlı makinelerin ve sistemlerin kullanılmasına sürüklemiştir. Otomasyona geçmemiş küçük dokuma işletmelerinde elle yapılan tahar işlemlerinde sıkça rastlanan hatalar şunlardır;
1-Çapraz hatası
2- Lamel dizim hatası
3- Gücü tahar hatası
4-Tarak tahar hatası
5- Tarak izi.
Tahar hataları genellikle gücü taharı haricinde fark edildiğinde kolayca düzeltilebilmektedir. Fakat işletmeler için maddi kaynakların ulaşılmasından daha önemli olan zaman kaybına sebep olmaktadır.
Tahar Yapmada Kullanılan Malzemeler
Tahar işleminde çözgü dairesinde alınan, üretilecek kumaşın özelliklerine uygun duruma getirilmiş çözgü leventleri üzerinde işlem yapılır. Tahar işleminde ve diğer hazırlık işlemlerinde bir önceki yapılan işlemin hatasızlığı üzerine devam edileceğinden taharda kullanılacak çözgü ipliğinin, çözgü dairesinden gerekli bilgilerin ve uyarıların belirtildiği şekli ile tahar dairesinde zarar verilmeden nakli sağlanmalıdır. El ile tahar yapma işleminde işlemin kolay ve rahat çalışılabilmesi için üzerinde tahar yapılan tahar sehpası, çerçeveler, gücüler, lameller, dokuma tarağı, tarak ve gücü tığı gibi yardımcı parçalar kullanılmaktadır.
El ile tahar yapma işlemi, iki işçi tarafından kontrollü şekilde yapılır. El ile yapılan tahar işleminde bütün çerçeveler tahar sehpasına asılır. Sehpanın arkasındaki tahar arkacı denilen işçi plana göre iplikleri sırasıyla tek tek sehpanın önünde duran tahar öncü denilen işçiye uzatır. Tahar öncü, gücü tığı ile tahar arkacının vermiş olduğu çözgü ipliklerini tek tek gücü gözünden geçirir. Gücü taharına birinci çerçevenin sol tarafından başlanır. Bu işlemde dikkat edilmesi gereken, tahar raporuna uygun şekilde hareket edilmesidir. İkinci işlem de gücülerden alınmış çözgü ipliklerinin dokuma tarağı dişlerinden geçirilmesidir.
Tahar Sehpası
Tahar işleminin üzerinde yapıldığı, metal aksamdan oluşan basit çalışma ortamı sağlayan sehpalardır. Tahar işleminin yapılması için öncü ve arkacı diye isimlendirilen iki elemanın çalışabildiği sistemdir
Çerçeveler
Dokuma makinelerinde ağızlığın açılmasında üzerinde bulunan gücülerin ve bu gücülerin gözlerinden geçirilen çözgü ipliklerinin istenilen aşağı yukarı hareketini (üretilecek kumaşın örgüsüne uygun) yapmasında kullanılan en önemli parçalardır. Dokunacak kumaşın örgü raporuna göre üzerinde bulunacak gücü sayısı değişmektedir. Çerçevelerin üzerine yüklenecek gücü sayısı çerçeve enine ve dokuma makinesinin tipine göre değişebilmektedir.
Gücüler
Çözgü ipliklerinin çerçevelere gruplar halinde takılı olarak bulunmasını sağlayan veya jakar sisteminde serbest olarak bulunan metal aksamlardır. Üstünde bulunan gücü gözü adı verilen delikten çözgü ipliklerinin geçirildiği metal tel ya da plakalardır. Çözgü ipliklerinin ağızlığı oluşturabilmesi için örgü hareketine göre aşağı yukarı yönlenmesi gerekmektedir. Bu hareketin çerçeveler aracılığı ile çözgüye ulaştırılmasını sağlayan ağızlığın oluşmasında önemi yüksek olan bir tahar elemanıdır.
Lameller
Lameller çözgü kontrol sisteminin bir parçasıdır. Lamel atma işlemi de taharcılar tarafından yapılır. Her bir çözgü teline bir adet olmak üzere tüm çözgülere lamel atılır. Lamel atma işlemi çözgüler makineye alınıp, bağlandıktan sonra yapılır. Çözgü ipliklerinin kopuşlarını kontrol etmek amacıyla mekanik veya elektrikli bir sistemle kombine çalışarak çözgü ipliği koptuğu anda dokuma makinesinin durdurulmasını sağlarlar. Lameller yapı olarak alt kısmı açık ya da kapalı olarak üretilirler. Testere adı verilen metal levhalar üzerinde görevlerini yerine getirirler. Altı açık olan tiplerin makineye takılması tahar işlemi bittikten sonra mümkündür. Kapalı tipler ise tahar işlemine başlanmadan çözgü ipliklerinin lamel gözlerinden geçirilmesi işleminden önce yapılmalıdır.
Dokuma Tarağı
Çözgü ipliklerinin dokunacak kumaşa düzgün ve homojen olarak dağılımını sağlayan dokuma makinesi parçasıdır. Kumaşın eninin, sıklığının ayarlanmasını sağlamaktadır. Çeşitli metal ve plastik maddelere uçlarından tutturulmuş ince metal plakalardan yapılırlar. İki metal plaka arasındaki boşluğa tarak dişi denir. Bu boşluğun 10 cm’deki adedi tarak numarası olarak ifade edilir. Tarakların sıklığa göre ayrımında tanımlanmasına yardımcı olur. Tarağın sıklığının artması üretilecek kumaşın sıklığının oranının büyük olması anlamına gelmektedir. Tarak, dokuma makinesi için değiştirilebilen sıklıklarda yapılan seyyar bir yardımcı parçasıdır. Tarak numarası seçilirken kumaşın eni, çözgü sıklığı, örgü raporu, çözgü renk raporu, çözgü ipliklerinin kalınlığı ve düğümlerinin oluşturduğu kalınlık dikkate alınarak yapılmalıdır.
Tarak ve Gücü Tığı
Dokuma makinesinde üretim sırasında meydana gelebilecek kopuşlarda ve tahar işlemi yapılırken dokuma hazırlıkta çözgü ipliklerinin tarak ve gücülerden geçirilmesinde kullanılan metalden imal edilmiş yardımcı tahar elemanıdır. Tarak çekeceği ve gücü çekeceği olarak adlandırılırlar. Her bir tahar ve dokuma elamanın çalışma sırasında yanında bulundurması gereken el aletidirler.
El ile Lamel Dizimi
Çözgü ipliklerinin testereler adı verilen metal levhalar üzerine dizili lamellerin içinden geçirilme işlemidir. Lamellerin altı açık olanında çözgü ipliği lamelin deliğinden geçirilip testere üzerine uygun şekilde yuvasına bırakılır. Alt tarafı kapalı olan lameller ise önce testerelerden geçirilip çözgü ipliği, lameller testere üzerinde iken lamel gözünden geçirilir.
El ile Gücü Taharı Yapma
El ile gücü taharı yapılırken iki elemanın ortak çalışmasına gereksinim vardır. Görev dağılımında birinci eleman örgü raporuna göre gücü sıralamasına (çerçeveler dâhil) uyarak elindeki gücü tığını gücü gözünden geçirip ikinci elemanın vereceği çözgü ipliğini çekerek tamamladığı işlemdir. Yapılan işlem basit olmasına rağmen çok dikkat edilmesi gerekir. Yapılabilecek hataların tekrar çözümü zaman kaybına sebep olacaktır. Ayrıca telafi edilmemesi, dokunacak kumaşın görüntüsünün istenen örgü dışında bir yapıda üretilmesine yol açacaktır.
El ile Tarak Taharı Yapma
Çözgü ipliklerinin örgü raporuna göre açılan ağızlık içerisinden geçirilmesinden sonra kumaş sathına sıkıştırılmasını sağlayan tarak, tefe denilen mekanizma üzerinde yer almaktadır. Kullanılacak tarağın içerisinden geçirilecek olan çözgü ipliklerinin tek ya da daha fazla sayıda olması gerekli hesaplamalardan sonra dikkat edilmesi gereken önemli işlemlerin başında bulunmaktadır. Ayrıca tarağın toplam çözgü tel sayısının tek veya daha fazla sayıda içinden geçmesi pozisyonu düşünülerek yeterli kapasitede olması gerekmektedir. Tarak üzerinde tarak eninde fazlalık kalacaksa bu kısım tarağın tek tarafında bırakılmaz bu boşluk hesaplanarak her iki tarafa eşit oranda bırakılır. Çözgü iplikleri için tarak üzerindeki kullanılan ene faydalı tarak eni denilmektedir. Tarak için gerekli hesap işlemlerinden sonra tarak çekeceği kullanılarak çözgü iplikleri sol ya da sağ tarafından başlanarak tarak taharı gerçekleştirilir.
Dokumada çözgü ipliklerinin belirli kurallara göre çerçevelerdeki gücü gözlerinden ve tarak dişleri arasından geçirilmesi işlemine tahar denir. Tahar işleminin ilk aşaması gücü taharı, ikinci aşaması ise tarak taharıdır. Bu iki işlemin de bir plan sisteminde gösterilmesi gerekmektedir. Tahar planı, gücü ve tarak planını temsil etmektedir.
Tahar planı, bir örgünün en az kaç çerçeve ile dokunabileceğini ve hangi çözgünün hangi çerçevede yer alması gerektiğini gösterir. Desen kâğıdında örgünün üst ya da alt kısmında yer alır.
Tahar planı, dokunacak olan örgünün raporu esas alınarak çizilir. Tahar planı çiziminde temel kural örgü raporundaki aynı hareketi (aynı bağlantı şekli veya aynı çözgü ipliği hareketi ) yapan çözgülerin belirlenmesi ve bu çözgülerin aynı çerçeveye ait olduğunun belirtilmesidir.
Desen kağıdında dolu ile gösterilen noktalar çözgü ipliğinin atkı ipliğinin üstünden geçtiğini gösterir. Boş olan noktalar ise atkı ipliğinin çözgü ipliğinin altından geçtiğini gösterir.
Örneğin; bez ayağı örgüsünü oluşturan tek numaralı (1.3.5.7...) çözgü iplikleri aynı hareketi yani aynı bağlantıyı yaptığından aynı çerçevede toplanır. Benzer şekilde, çift numaralı (2.4.6.8...) çözgü iplikleri de grup oluşturarak ayrı bir çerçevede yer alır. Bez ayağı örgü raporunda iki farklı çözgü hareketi bulunduğundan bez ayağı örgüsü en az iki çerçeve ile dokunur. Bu durumda herhangi bir örgünün dokunabilmesi için gereken çerçeve sayısı, örgü raporunda bulunan farklı çözgü hareketi sayısına eşittir. Tahar planının desen kâğıdına çiziminde genellikle kullanılan yöntem tahar planının örgü raporunun üzerinde yer alması ve her çerçeve için bir satır ayrılmasıdır. Çözgü ipliğini gösteren sütun ile ait olduğu çerçeveyi gösteren satırın kesiştiği noktadaki karenin içi doldurulur. Aynı işlem örgü raporundaki tüm çözgüler için tekrarlanarak tahar planı çizilir.
Tahar planı çizilirken çerçevelerin numaralandırılması, dokuma makinesi veya numune dokuma tezgâhının çalıma şekline göre iki şekilde yapılabilir.
Numaralandırma kumaşa en uzak çerçeveden başlayarak numaralandırma yapıldığında desen kâğıdında, yukarıdan aşağı doğru her satır bir çerçeveyi temsil eder. Çözgü ipliğini gösteren sütun ile ait olduğu çerçeveyi gösteren satırın kesiştiği noktadaki karenin içi doldurulur.
Numaralandırma kumaşa en yakın çerçeveden başlayarak yapıldığında desen kâğıdında, aşağıdan yukarıya doğru her satır bir çerçeveyi temsil eder. Çözgü ipliğini gösteren sütun ile ait olduğu çerçeveyi gösteren satırın kesiştiği noktadaki karenin içi doldurulur.
Tahar planı oluştururken aynı hareketi yapan çözgüler, çerçeve üzerine düşen yükü azaltmak amacıyla birden fazla çerçeveye dağıtılabilir. Yani toplam çözgü ipliği sayısını kullanılacak çerçeve sayısına bölersek her çerçeve başına düşen çözgü ipliğini tespit etmiş oluruz. Bu durumda çerçeve sayısı örgü raporundaki çözgü sayısının katları olmalıdır. Örneğin, bez ayağı örgüsü 2 çerçeve yerine 4, 6, 8... çerçeve ile dokunabilir. Ancak farklı bağlantı şekilleri olan çözgüler, kesinlikle aynı çerçevede toplanamaz.
TARAK PLANI
Tarak planı tarağın bir diş boşluğundan kaç adet çözgü ipliği geçmesi gerektiğini gösterir. Tarak planı desen kâğıdında tahar planı ile örgü raporu arasıda yer alır. Tarak planında desen kâğıdının yatay yönde her bir karesi bir çözgü telini gösterir. Bir diş boşluğundan geçecek tel sayısı kadar karenin yan yana içi doldurulur. Yan yana bulunan iki diş boşluğunun karışmaması için örgü raporu boyunca iki satır kullanılır.
Yan yana iki adet kare dolu olarak gösterilmiş ise ; tarak taharı yapılırken her diş boşluğundan ikişer çözgü teli alınacaktır.
Bir adet kare dolu olarak gösterilmiş ise ; tarak taharı yapılırken her diş boşluğundan birer çözgü teli alınması gerektiği belirtilmiştir.
Diş boşluğundan geçen tel sayısı genellikle örgü raporuna uygun olarak seçilir. Örneğin; bez ayağı örgülü bir kumaş için bu sayı 2, 1/2 dimi örgülü kumaş için 3,5・li saten örgülü kuma için 5 olabilir. Bunun dışında çözgü sıklığı, istenen kumaş özelliği ve kullanılan iplik özelliği gibi kriterler de göz önünde bulundurulur. Örneğin; tül ve organze türü kumaşlarda çözgü ipliklerinin düzgün dağılımı için her diş boşluğundan birer tel alınması uygun olmaktadır. Bazı kumaşlarda, kumaş enince farklı bölgelerde farklı çözgü sıklıkları oluşturmak gerekebilir. Bu durumda tarak taharı yapılırken diş boşluğundan geçen tel sayısı sabit kalmaz. Sürekli tekrar eden bir tarak raporu oluşturacak şekilde değişiklik gösterir.
Atkı dokumacılıkta kumaşı oluşturan iki iplik sisteminden kumaşın enine doğru yerleşenleri tanımlar. Atkı iplikleri, çözgü iplikleriyle dik açılıdır.
Modern dokuma makinelerinde sistem farklıdır. Atkı ipliği ağızlığın içine mekikçik (projektil), rapier, havajet, sujet sistemleriyle atılır.Atkı atma miktarı bu yöntemlerle dakikada 600 atıma kadar ulşamıştır. Atkı bobinden silindir üzerine sağılır. Silindirden de darbesiz ve sabit hızla ağızlık içine alınır. Fren tertibatı dokuma makinesinin ritmine uygun olarak atkı ipliğini serbest bırakır veya frenler.
Dokuma makinelerinde, atkının atılmasından önce çözgü ipliklerinin iki tabakaya ayrılarak oluşturduğu, üçgen kesitli tünele ağızlık adı verilmektedir. Açılan her ağızlık içinden kaydedilen atkı ipliğinin üstünde veya altında bulunması gereken çözgü ipliklerinin belirlenmesi için çeşitli sistemler geliştirilmiştir. Bu sistemlerden her biri ağızlık açma sistemlerini oluşturmaktadır.
Eksantrikli ağızlık açma sistemleri, dokuma makinelerine monte edilme pozisyonlarına göre ikiye ayrılır. Eksantrikli dokuma makinelerinde, çerçeveleri kumanda edecek eksantrikler örgünün armür planına göre hazırlanır. Eksantrik mili üzerine uygun bir şekilde yerleştirilir. Eksantrikli Ağızlık Açma Tertibatları;
- İÇTEN EKSANTRİKLİ
- DIŞTAN EKSANTRİKLİ
olmak üzere İkiye ayrılır. Mekanik dokuma makinelerinde dönen bir mil üzerine monte edilerek ağızlığın açılmasında çerçevelere hareketi ileten metal plakalardır.
Dokuma makinelerinde 3 şekilde ağızlık
açılabilir:
1- Eksantrik ile ağızlık açma
2- Armür tertibatı ile ağızlık açma
3- Jakar tertibatı ile ağızlık açma
Yukarıda adı geçen ağızlık açma sistemlerinden kontramaj ile ağızlık açma, el dokuma makinelerinde kullanılır. Günümüzde Anadolu’nun bir çok yöresinde yatak-yorgan yüzü, havlu ve tül dokumacılığında kullanılır. Basit ve az masraflı bir dokuma şeklidir.Diğer sistemleri daha geniş bir şekilde incelemek gerekir.
1. Eksantrikli Ağızlık Açma Sistemleri
Eksantrikli ağızlık açma sisteminde 2 tip makine ile karşılaşılmaktadır.
a) İçten Eksantrikli Dokuma Makineleri
Bu makinelerde eksantriklerin boyları birbirinden farklıdır. 1.çerçeveye hareket veren eksantriğin boyu 2.çerçeveye hareket veren eksantriğin boyundan daha büyüktür. Örgü bez ayağı ise eksantrikler krank milinin altında bulunan vuruş eksantrik miline, tespit edilmiştir. Bu tezgahlarda en fazla 6 ile 8 çerçeveye kadar çalışırsa da genellikle 6 çerçeveyi geçmez. İçten eksantrik tezgahlarda çerçeveyi yukarı kaldıran eksantriğin küçük çapıdır. Çerçeveyi aşağı indiren ise eksantriğin büyük çapıdır.
b) Dıştan Eksantrikli Dokuma Makineleri
Çerçeve sayısını arttırabilmek amacı ile eksantrikle ağızlık açmada eksantriklerin tezgahının dışında çalıştırmak şekli düşünülmüştür. Her ne kadar içten eksantrikli tezgahlardan daha fazla çerçeveyi bu yolla çalıştırma imkanı doğsa bir bu da sınırlıdır. Yani 8-12 ayağa kadar çıkarılabilir.
Tertibatı inceleyecek olursak; dolap mili üzerine eksantrikler belli bir örgü için sıralanmaktadır. Eksantrikler röleler vasıtası ile ayaklara irtibat halindedir. Ayaklar kendi ekseninde hareket etmektedir. Ayaklara uçtan tespit edilen bir çubuk kollara bağlı olup, cıvata vasıtası ile ağızlık ayarı yapmaktadır. Kollar dört köşe miller üzerine geçer. Bu dört köşe miler, tezgah boyunca uzanan ve iki yatak içerisinde hareket edebilen çerçeve sayısı kadar olacaktır.
2 - Armürlü Ağızlık Açma Sistemleri
Randımanlı şekilde 18 çerçeveye kadar çalışan tezgahlarda ağızlığın açılması , armür sitemleri vasıtası ile gerçekleştirilir. Eksantrikli ağızlık açma sistemine göre desenlendirme imkanları daha fazladır.
Bir armür sistemi, bazı makinelerde farklı yöntem ve elemanlardan oluşmakla birlikte, her birinde şu temel elemanlar bulunmaktadır ;
a) Çerçeve
b) Çerçeve armür ayakları
c) Tomruk
d) Desen kartonu
e) Desen okuyucu elemanlar
f) Bıçaklar
g) Armür ayağı platinleri
Armür sisteminde üç önemli hareket vardır. :
a) Bıçakların hareketi
b) Platinlerin hareketi
c) Tamruk ve kartonun hareketi
Armürün Özellikleri
1- Kapalı ağızlıktır. (Tefe atkıyı sıkıştırdığı zaman ağızlık kapalıdır.)
2- Çift ağızlık açar.
3- Bir çerçeve yukarıda ise aynı çerçevenin ikinci harekette de yukarıda kalması gerekiyorsa, o çerçeve aşağı indikten sonra yukarı kalkar.
4- Çerçeve hareketi pozitiftir.
5- Çerçeveyi yukarıya kaldıran roledir. Aşağı indiren boş borudur.
6- Tomruk her atkıda 1/6 devir yapar.
3- Jakarlı Ağızlık Açma Sistemi
Jakar sistemi diğer sistemlere oranla değişik bir yapı gösterir. Eksantrikli armür sisteminde ağızlığın oluşumu için çözgü ipliklerine çerçeve gruplarınca hareket verilir. Jakar sisteminde ise ağızlığın oluşumu için çözgü ipliklerine tek tek kumanda edilir. Bu nedenle jakar sistemi desen yapma olanakları açısından eksantrik ve armür sistemine oranla daha elverişlidir. Jakar makineleri tek tomruklu ve çift tomruklu olarak iki sistemde incelenir.
Dokuma tezgahının üzerine dikey olarak kurulan bir ağızlık açma aparatıdır. Ayrıca makine kusursuz mekanik özellikleri ile bize çok değişik desenli kumaşlar yapma olanağı tanımıştır. Jakar makinesi bir seri iğne ( Desen okuyan ve makineyi programla) bir seri (maylonlar aracılığı ile ağızlık açılmasını sağlayan) platinden oluşmuş bir sistemdir. Her hangi bir dokuma tezgahı bir takım deliklerle birlikte üzerine jakar makinesi takılarak jakarlı dokuma tezgahına dönüştürülebilir.
Jakar makinesi, dokuma tezgahına ek olarak kurulan bir aparat olduğuna göre birbirleriyle iki açıdan ilişkilidir ;
1- Dokuma tezgahı, jakar makinesine hareket verir.
2- Jakar makinesi çalışarak maylonlar aracılığı ile dokuma tezgahına ağızlık açar.
Ağızlık açma sistemleri içinde en üst seviyeyi jakarlı ağızlık açma makineleri temsil etmektedir. Bu makinelerde en karmaşık desenleri, resimleri veya manzaraları dokuyabiliriz. Bu geniş desenleme imkânı, sistemin çok fazla sayıda çözgü ipliğine ayrı olarak hareket verebilmesinden kaynaklanmaktadır. Jakar sistemi diğer sistemlere oranla değişik bir yapı gösterir. Eksantrik, armür sisteminde ağızlığın oluşumu için çözgü ipliklerine çerçeve gruplarınca hareket verilir. Jakar sisteminde ise ağızlığın oluşumu için platinlere bağlı malyon gruplarıyla kumanda edilir. Bu nedenle jakar sistemi desen yapma olanakları açısından eksantrik ve armür sistemlerine göre çok büyük desen gruplarının dokunmasına imkân sağlamaktadır.
- 1-Dokuma tezgâhı jakar makinesine hareket verir.
- 2-Jakar makinesi çalışarak maylonlar aracılığı ile dokuma tezgâhına ağızlık açar.
Jakarlı ağızlık açma sisteminde iki temel hareket vardır:
1-Tomruğun sağ sol hareketi:
Atılan her atkıda bir miktar dönerek kartonu hareket ettirir. Ayrıca tomruk iğnelere doğu kartonları iterek kartonun okunmasını sağlar.
2-Bıçakları aşağı yukarı hareketi:
İğneler ve platinlerden aldığı hareketi malyon ipliklerine ve dolayısıyla gücülere ileterek ağılığı açılmasını sağlar. Aşağıda jakar makinesinin ana elemanları görülmektedir.
- Üzerinde iğneler veya platin sayısı kadar delik bulunan dörtgen, altıgen veya yuvarlak (silindir) şeklinde olan parçadır. Görevi, jakar desenine göre delinmiş bulunan kartonları her atkı için bir sonraki okunacak harekete hazır hâle getirilmesidir.
- Jakar kartonu çözgü ipliklerinin istenilen şekilde hareket etmesi amacıyla iğnelere hareket veren ve üzerine desene göre delik delinen, çalışmaya elverişli plastik veya kâğıtlardır. Genel özellikleri bakımında iki türü bulunmaktadır. Bunlar parçalı ve sonsuz kartonlardır.
- Her atkı için ayrı bir karton olup bu parçalar birbirine dikilip sonsuz hâle getirilerek kullanılır. Kullanım sırasında ve delim sırasında birçok sorun oluşturmaktadır.
- Desende kullanılan bütün atkılar aynı karton üzerine delinerek kullanılır. Bu kartonun hem delim aşamasında hem de çalışma aşamasında kullanımı kolaydır. Sonsuz karton için plastik veya kâğıt malzeme kullanılmıştır.
- Kartondaki dolu ve boş noktalara göre platinlere hareket veren parçalardır. Eski jakarlarda tek grup iğne varken günümüz mekanik jakarlarında çelik iğne, faturalı iğne ve uzun iğne olmak üzere üç çeşit iğne kullanılmaktadır. Uzun iğnelerin arkasında, geriye itildiklerinde sıkışan baskı kalktığında tekrar eski yerine iten yaylar vardır. Bu yaylar yay kutusu içine toplanmıştır. İğneler, platinlere göre dik, jakar makinesine göre yatay konumda yer alır.
- Jakar makinesinin temel elemanıdır. İğneler yardımıyla üst kısımları sağa sola hareket edebilir. Örgüde dolu (çözgü yukarıda) ise bıçakları etki alanında kalır veya örgü boş ise (çözgü aşağıda) etki alanından itilir. Eski tiplerde tek kancalı yeni makinelerde çift kancalı modeldedir. Jakar üzerindeki platin sayısı jakar kapasitesini gösterir.
- Ağılı açılabilmesi için çözgü ipliklerinin yukarı kaldırılması gerekir. Daha öce bahsedildiği gibi çözgü ipliklerinin yukarı kaldırılmasını platinler ve buna bağlı olan malyon iplikleri yapar. Kısaca ağılı aça, platinlerin yukarı kaldırılması ile sağanı. Platinlerin yukarı hareketini sağlayan jakar elemanına bıçak denir. Jakar makinesinde platin sırası kadar bıçak vardı. Bu bıçaklara tek yerden hareket vermek ve hareket bütünlüğü sağlamak amacı ile çerçeve biçiminde bir araya toplanmıştır. Buna bıçak tablosu denir. Bıçak tablosu, bıçak eksantriğinden aldığı hareketle jakar iskeleti içinde aşağıdan yukarı hareketle platinleri kaldırır indirir. Kullanım yerlerine göre tek bıçak tablosu jakar makineleri olabileceği gibi birbirinden farklı zamanda hareket eden yani, biri aşağıdan yukarı doğu çalışırken diğeri yukarıdan aşağıya çalışan iki adet bıçak tablosu olan jakar makineleri de vardır. Tek bıçak tablolu makinelerde, tek kancalı platinler kullanılır. Platinlerin kancası bıçağa dönüktür ve onun hareket alanı içindedir. Ayrıca çift bıçak tablolu jakar makineleri diğerine nazaran daha verimlidir.
- Üst harnıç da denir. Platinleri taşıyan ve üzerinde küpe delikleri bulunan tahtadır. Havan tahtası platinlere dayanak olmakla birlikte onların dengesini sağlar. Bazı jakarlarda hareketli, bazılarında sabittir. Hareketli olanlarda ağızlık açılması sırasında aşağıya doğru inerek düzgün ağızlık açılmasını sağlar.
- Malyonların ve küpelerin rahat çalışabilmesi için cam çubuklardan yapılmış ızgaralardır. Malyon iplikleri bu ızgaralarda yönlenir. Bunların bir diğer görevi de malyon ipliklerini korumak ve aşınmasını önlemektir.
- Alt harnıç veya dizim tahtası da denir. Malyon tahtası kumaşın enini ve sıklığını tayin eder. Üzerinde malyon ipliği sayısından daha fazla delik vardır. Her delikten bir malyon ipliği geçer. Yapılan malyon dizimleriyle, çözgü yoğunluğu ve kumaş üzerinde desenin kaç rapor olduğunu belirler.
- Malyon iplikleri ile platinleri birbirine bağlar. Dizim değişimlerinde ve aşınma durumlarında malyonların platinlere direkt olarak bağlanması güçtür. Bu durumda küpeler büyük kolaylık sağlar. Metal veya plastikten yapılmışlardır.
- Çözgü ipliklerinin sistemli olarak bir kısmının yukarıda bir kısmının da aşağıda kalmasını sağlayan ve platinlerden hareket alan jakar elemanlarıdır. Alt kısımlarında gücü telleri bulunur. Keten ipliği olarak da isimlendirilir.
- Naylon, misine ya da örme iplik olarak hazırlanır.
- Sürtünmeye karşı dayanıklıdır.
- Malyon tahtasından geçen iplikler, gücü tellerinin üst tarafından bağlanır. Yapılan bu bağlantılar yoğunluktan dolayı birbirlerine sürtünür. Bu sürtünmelerin azaltılması ve takılmaların önlenmesi için bağlantıların üzerine hortumlar geçirilerek malyon ipliklerinin gücü tellerine kolay ve sağlıklı şekilde bağlanmaları sağlanır.
- Gücü telleri çözgü ipliklerinin ağızlık açmasını sağlayan ortalarındaki gücü gözlerinden çözgülerin geçirildiği teldir. Alt kısmından ağırlıklara, yaylara veya lastiklere üst kısmından da malyon ipliklerine bağlanır.
- Örgüye göre yukarıya kalkmış olan gücü tellerini ve malyonları tekrar aşağıya çekmeye yarayan jakar parçasıdır. Bu parçalar çözgü ipliklerinin kalınlığına ve dokuma türüne göre değiştirilir. Üç çeşit geri çekme elemanı vardır.
- Malyon tahtasından geçen iplikler, gücü tellerinin üst tarafından bağlanır. Yapılan bu bağlantılar yoğunluktan dolayı birbirlerine sürtünür. Bu sürtünmelerin azaltılması ve takılmaların önlenmesi için bağlantıların üzerine hortumlar geçirilerek malyon ipliklerinin gücü tellerine kolay ve sağlıklı şekilde bağlanmaları sağlanır.
- Gücü telleri çözgü ipliklerinin ağızlık açmasını sağlayan ortalarındaki gücü gözlerinden çözgülerin geçirildiği teldir. Alt kısmından ağırlıklara, yaylara veya lastiklere üst kısmından da malyon ipliklerine bağlanır.
- Örgüye göre yukarıya kalkmış olan gücü tellerini ve malyonları tekrar aşağıya çekmeye yarayan jakar parçasıdır. Bu parçalar çözgü ipliklerinin kalınlığına ve dokuma türüne göre değiştirilir.
- Bunlar: demir çubuklar (ağırlıklar), lastikler ve yaylardır.
- Mekanik jakar sisteminde her atkı için çözgü telleri jakar kartonu üzerine delikler açılarak desen yazılır.
- Yukarıda kalması gereken çözgü ipliği için karton üzerinde delik açılır.
- Jakar kartonu tomruk üzerinde bulunur.
- Tomruk her atkı atıldığında bir tur dönmektedir.
- Tomruk her dönüşünde iğnelere doğru hareket ederek kartonun iğneler tarafından okunmasını sağlar.
- Delik olmayan yerlere temas eden iğneler ise kartonun hareketi ile itilir.
- Kartondaki deliklere gelmeyen iğneler sağa doğru kayar kendilerine bağlı platinleri de sağa iter.
- Böylece bıçakları hareket alanının dışına çıkarır.
- Sağa doğru itilen platinlerin karton baskısı kalktığında tekrar yerine gelmesi, platinlerin esnekliği ve iğnelerin arka uçlarında bulunan yaylarla gerçekleştirilir.
- Kartonlardaki deliklere gelen iğneler ve bağlı bulunan platinler ise yerlerinden oynamadıkları için bıçakların hareket alanının içinde kalarak ağızlık oluşturmak üzere konumlanır.
- Bunun için desen kartonuna, yukarı kalkması istenen çözgülerin platinleri ve iğneleri için delik açılır.
- Aynı şekilde atkının altında kalması istenen çözgü telleri için kartonun ilgili yeri delinmez.
- Jakarlı dokuma makinelerinde ağızlığın açılması bu şekilde gerçekleştirilir.
- Yukarıya kaldırılan çözgü ipliklerinin aşağı konumlarına tekrar gelmeleri ise geri çekme elemanları tarafından gerçekleştirilir.
- Bu tip jakar makinelerinde makinenin her devrinde bir atkı atılır.
- Hızlarının düşük olması ve fazla güç gerektirdiğinden dolayı bu tip jakar makinelerinin kullanımı yok denecek kadar azdır.
- Bu tip jakarlarda her çözgü ipliği için bir iğne ve bir platin bulunmaktadır.
- Her iğne bir platini kontrol etmekte ve yay kutusundaki bir yay vasıtasıyla desen silindirine doğru itilmektedir.
- Bu makinelerde rapordaki her çözgü ipliği için bir iğne ve bir kanca bulunur.
- Şekilde görüldüğü gibi her iğne bir kancayı kontrol etmekte ve yay kutusundaki bir yay vasıtasıyla desen silindirine doğru itilmektedir.
- Bir kanca dizisini kaldırmak için bir bıçak olması ve örneğin 600’lük bir jakarda 12 bıçağın bulunması gerekmektedir.
- Bıçakların tek olarak hareketlenmesi kranktan ya da zincir ile krank milinden tahrik edilir. Bıçaklar ve bağlı bulunduğu sistem her atkı için düşey olarak bir defa aşağı yukarı hareket eder.
- Kartlar birbirlerine dikilerek bağlanmışlardır.
- Tomruk denilen desen kartının dönmesini sağlayan eleman dört köşeli olarak görülmektedir.
- Ayrıca tomruklar silindir, dörtgen veya altıgen şekillerde imal edilmektedir.
- Desen kartonu tomruk tarafından iğnelere doğru itildiği zaman karşısında delik olan iğne buradan içeri gireceğinden bastırılmayacak ve buna bağlı olan kanca konum değiştirmeyeceği için bıçağa takılarak yukarı kaldırılacaktır.
- Kancanın kontrol ettiği çözgü iplikleri de atılacak atkı için yukarı kalkmış olacaktır.
- Eğer iğnenin karşısına denk gelen delik delinmiş ise tomruk sola doğru geldiğinde bu iğne bastırılacağı için ilgili kancayı da sola doğru iterek bıçak yolundan çıkaracaktır.
- Bıçak yukarı hareket ederken kancaya takılmadığından bu kanca ve kontrol ettiği çözgü iplikleri aşağıda kalacaktır.
- Tek stroklu jakar makinelerinde genellikle altta kapalı ağızlık oluşur.
- Makinenin her devrinde iki atkı atılır.
- Dokuma makinelerinde en çok kullanılan jakarlı ağızlık açma çeşididir.
- Her biri ayrı şaseye monte edilmiş iki bıçak grubu bulunmaktadır.
- İki şase, zıt yönde ve iki atkılık kurs içerisinde yukarı aşağı hareket etmektedir.
- Bu makinelerde her iğne iki kancayı kontrol ettiğinden 600’lük bir jakarda 1200 kanca bulunmaktadır.
- Tek stroklu jakardaki boşa harcanan enerji bu makinelerde daha azdır. Makinenin hızı daha yüksektir.
Jakar kartonları, iğnelere hareket vererek istenen örgü raporuna göre çözgü ipliklerinin aşağı yukarı hareket etmesini gerçekleştirir ve ağızlık açılmasını sağlar. Jakar kartonları bu işlevi görebilmesi için makinelerde desene göre delinir. Kartonlar mekanik ve elektronik olarak iki şekilde delinir.
Dahası...
Dokuma sandviç tekstiller iki farklı dokuma kumaştan çift katlı kumaş olarak üretilen tekstil yüzeyleridir. Sandviç tekstillerin dokuma tekniği ile üretimi, havlı kumaş dokuma makinelerinde gerçekleştirilebilir. Bu makinelerde, sandviç formunda üretilen iki dış tekstil yüzeyi, hav çözgü iplikleri ile birleştirilir.
Yüzeylerin iplikleri, dokusu ve desenleri birbirinden farklı olabilir. Ayrıca iki yüzey arasındaki dikey ipliklerin uzunluğu, konstrüksiyonu ve yapısı, sandviç tekstilin mukavemetini ve sertliğini belirler.
Sandviç tekstillerin üretiminde kullanılan makinelerde ağızlık, armürlü veya jakarlı sistemler ile açılır ve iplik kalınlığına ve hav yüksekliğine bağlı olarak dakikada yaklaşık 300 atkı atılabilir. İplik olarak genellikle rahat ve hızlı çalışılabildiği için polyester seçilmektedir. Alt ve üst doku olarak daha çok bezayağı veya dimi 2/2 kullanılmaktadır. Hav dokusunun alt ve üst doku ile bağlantısı W veya V bağlantı ile yapılmaktadır. Bu yöntem ile kalınlıkları 10 mm ile 100 mm arasında değişebilen sandviç kumaşların üretimi mümkündür. Dokuma tekniği, yüksek verimlilik ve farklı monofilament ipliklerin kullanımı avantajlarından dolayı sandviç kumas üretiminde kullanılmaktadır. Dokuma sandviç tekstiller diğer yöntemler ile üretilenlere göre daha stabil bir yapıya sahiptirler ve otomobil içi komponentlerinde, ses izolasyon malzemelerinde ve cerrahi implantlarda kullanılmaktadır.
Sandviç tekstiller özel yapıları sayesinde konvansiyonel tekstil yapıları tarafından karşılanamayacak spesifik özelliklere sahip tekstil yapılarıdır. İki ayrı tekstil yüzeyinin bir bağlantı ipliği veya tabakası ile bağlanması sonucu olusan sandviç tekstillere olan talep son yıllarda artıs göstermiştir. Bu artısa paralel olarak bu alanda yapılan arastırmalarda da artıs gözlenmiştir.
Atkı ve çözgü örmeciliği yanında dokuma veya dokusuz yüzey teknikleriyle de üretilebilen sandviç tekstiller, farklı materyallerin kullanımına izin vermeleri, esnek bir ürün aralığına ve üç boyutlu yapıya sahip olmaları nedeniyle otomotiv tekstilleri, medikal tekstiller, jeotekstiller, spor giysileri, koruyucu tekstiller ve kompozitler gibi birçok alanda kullanım olanağı bulmaktadır.
Sandviç kumaşlar, iki ayrı tekstil yüzeyinin bir bağlantı ipliği veya tabakası ile bağlanması sonucu olusan üç boyutlu tekstil yüzeyleridir. Sandviç tekstiller ile ilgili ilk patent, 1868 yılında Matthew Townsend tarafından alınmıştır. Teknolojik açıdan çok yeni olmamakla birlikte, uygulamada kullanımı yenidir. ve son yıllarda teknik tekstil yapıları içinde yeni bir jenerasyon olarak yer almaktadır .Teknik alanda üretilen kumaşlar arasında yer alan sandviç kumaşlar, gelişmiş makine teknolojisi ile üretilen ve konvansiyonel tekstil yapıları tarafından karşılanamayacak özelliklere sahip özel tekstil yapılarıdır. En belirgin özellikleri, çok iyi basma dayanımı, yüksek hava geçirme özelliği, iyi esneme özelliği, kimyasallara karsı dayanıklılık, yüksek eğilme performansı ve dökümlülük olarak sıralanabilir. Ayrıca başka hiçbir yapıda olmayan fiziksel özellikler, moda değisimlerine uygun desen ve renk değisim imkânları ve kullanım alanlarının çeşitliliği sandviç kumaşlara olan ilgiyi arttırmaktadır.
SANDVİÇ KUMAŞ ÜRETİM YÖNTEMLERİ
Sandviç kumaşlar, kullanım yerlerine ve istenen özelliklere göre :
1-Dokusuz yüzey
2-Dokuma,
3-çözgü örmeciliği
4-Atkı örmeciliği
SANDVİÇ TEKSTİLLERİN KULLANIM ALANLARI
Sandviç tekstiller, farklı materyallerin kullanılabilmesi, esnek bir ürün aralığına ve üç boyutlu bir yapıya sahip olmaları nedeniyle birçok alanda kullanılmaktadır. Özellikle farklı tasarım olanakları ve genis bir desen aralığına sahip olmaları, bu tekstillerin yeni kullanım alanları bulmalarına yardımcı olmaktadır. Sandviç tekstiller giyim sektöründen takviye uygulamalarına kadar uzanan çok çeşitli alanlarda kullanılabilir. Giyim sektöründe iç giyim komponentleri olarak örneğin sutyenler ve yüzme giysileri için vatka olarak veya dış giysiliklerde izolasyon materyali olarak kullanılabilir . Ayrıca spor giysiler, korseler ve ayakkabılar diğer kullanım alanlarıdır. Nefes alabilir yapıları, giyim konforu ve yıkama dayanımları nedeniyle köpük ve köpük kompozitlerin yerini almaya başlamışlardır. Sandviç tekstiller, tıbbi uygulamalarda (bandaj ve tedavi edici malzemeler, kompresyon bandajları, yatak yarasını önlemek için hasta yatakları ve tekerlekli sandalye kaplamalarında yaygın olarak kullanılmaktadır. Özellikle hava geçirgenliği ile ısı ve nem aktarma özellikleri deri dostu, nefes alabilir bir yapı sağlamaktadır. Bu avantajları sayesinde sandviç tekstiller, tıbbi uygulamalar için gerekli olan fizyolojik konfor sağlamaktadırlar.
ÖRME SANDVİÇ TEKSTİLLER
Örme tekniği, sandviç tekstillerin üretiminde en çok kullanılan yöntemdir. Atkılı veya çözgülü örme yöntemleri ile üretilen sandviç tekstiller, kullanışlı ve hacimli karakteristikleri ile tanınmaktadır.
Çözgülü örme sandviç tekstiller
Çözgülü örme sandviç tekstillerin üretimi sadece çift iğne raylı Raschel makinelerinde gerçekleştirilir. Bu yöntemde, makinenin her iki iğne rayında üretilen iki ayrı kumaş, bağlama iplikleri ile birbirine bağlanır. Kumaşın ön ve arka yüzeylerinin konstrüksiyonu, üründen beklenen özelliklere göre seçilmekte; yatırım ve tahar işlemlerinin kombinasyonu ile sağlanmaktadır.
“Bağlama iplikleri” genellikle monofilamentlerden seçilse de, eğrilmiş iplikler ve multifilament iplikler de kullanılabilir. Sandviç tekstil yapısından beklenen özelliklere göre genellikle stabil ve basıncı karşılayabilecek materyaller seçilmektedir.
MESH KUMAŞLAR
Mesh kumaş ağ anlamına gelen bir tür desen örgü biçimidir.
Sandalye yüzlerinde son yılların tercih edilen ürünüdür. Özellikle Otellerde bulunan şezlong yüzlerinde solmaması ve deniz suyu ile temasında yıpranmamasın dan dolayı tercih edilir. Delikli olması sebebi ile üzerinde ıslaklık ve su birikintisi oluşmaz.
Çamaşır suyu kullanılmaz. Sabunlu su ile temizlenir. Gaz, benzin, mazot, tiner, aseton ile yıkanmaz. Sadece elde sabunlu su ile yıkanır.
Air Mesh Kumaş
Ağ kalınlığı 12mm 3mm olabilir, Elastik esneklik oranı yüksek, hava geçirgenliği, su emme kabiliyeti mevcuttur.
Üç katmandan oluşmaktadır. İki ayrı iğne kumaşın alt tabakasını birbirine birleştirir veya aralayıcı iplikler ile tutturur. Bu nedenle air mesh adını alır.
Üç katmanın özellikleri şunlardır:
- Birinci katman – hidrofilik yapı
- İkinci katman – hidroskobik yapı
- Ara katman – mono veya çoklu filament
Mükemmel sıkıştırma esnekliği, Nefes alabilirlik / Hava geçirgenliği, yastıklama ve yalıtım özelliği vardır.
Yastık Mesh Kumaş
Ağ kalınlığı 12mm 3mm olabilir, Elastik esneklik oranı 93% örgü geçirgenliği , şok emme ve iyi elastik esneklik sağlar.
Uygulamalar:
1.Ince hava mesh vb giyim, çanta, şapka, ayakkabı, bebek arabaları, uygulanabilir
2. Kalın hava mesh yatak, otomobil iç dekorasyon, araç yastıkları, nefes alabilen ayakkabı pedleri, nem emme ve vb hızlı kuru tıbbi minder, yastık, uygulanabilir
3. Kompozit malzemeler ağ ile kombine edilmesi durumunda bu gibi bölümlere malzeme, inşaat, ses yalıtımı masası, üretmek mümkündür.
3D Air Mesh Kumaş
Genel olarak, üç boyutlu örgü örme iğnesinin büyüklüğü ile sınırlıdır; açıklık
kalınlık ve monofilament (mono iplik) boyutudur. Geçirgenlik ve elastik esneklik uygulamaları sınırlı sayıdadır.
Kullanım Alanları
1.İnce hava mesh giyim uygulanabilir; çantalar, şapkalar; ayakkabı, bebek arabaları; vb
2.Kalın hava mesh yatak olarak uygulanabilir; otomobil iç dekorasyon; minderler; nefes alabilen ayakkabı pedleri; nem emme ve çabuk kuru tıbbi minderler; vb.
Örgü kumaşlar aşağıdakiler dâhil birçok yolla kesilebilir:
- Lazer
- Ultrasonik
- Çelik Kuralı Kalıp
- Sıcak Kalıp
- Tıraş Bıçağı
- Makas
Lazer kesim
Çok yönlülüğü ve sızdırmazlık özelliği sayesinde en yaygın kullanılan teknik haline gelmiştir. Kesim kenarları. Lazer kesiciler herhangi bir şekli kesebilir ve bunu yaparken kenarları biribirine yapıştırır.
Kapalı kenarlar kesim ilmeklerinin kumaş kenarlarına dökülmesini azaltır ve kesme işleminde döküntü oluşturmamaya özen gösterir.
Polipropilen örgü kumaşlarda makine (çözgü) yönünde kesikler veya yarıklar oluşursa imalat işlemi veya son kullanıcı tarafından, sonuna bir takviye dikiş yerleştirilmesi yapılmalıdır.
Örgü kumaşlar, tedarik rulolarından kesildiklerinde gevşeyebilirler, yani uzunluğu geri çekilebilir ve genişliği birkaç yüzde genişletilebilir. Ağ gerilim altında rulolara sarılır. Gerginlik düşük olmasına rağmen, kumaş gerilebilir. Biraz kumaş rulodan çözüldüğünde, gevşeme nedeniyle geri çekilebilir. Eğer bu gevşeme son parça boyutlarınız için bir sorun ise, o zaman gevşetilmelidir. Rulodan kumaş çekilir ve gerginlik olmadan rahatlamasına izin verilir.
Sterilizasyon
Polipropilen bazlı ürünler buhar otoklavı, süper karbon dioksit kullanılarak sterilize edilebilir. Polipropilen ışınlama kullanılarak sterilize edilmemelidir (Polimer önemli ölçüde bozulacağı için gamma veya beta ışınlaması gibi teknikler)
RİSTOP KUMAŞLAR
Ripstop kelimesinin anlamı İngilizcede yırtılmaz demektir. Dolayısıyla bu kumaşımız da piyasada yırtılmaz kumaş olarak bilinmektedir. Bu kumaşı diğerlerinden ayıran en büyük özelliği yırtılmaz kumaş olmasıdır. Ripstop kumaş dayanıklılığı ve su geçirmemezliği ile ün yapmış bir kumaştır. Hem su geçirmezler hem de ıslandıklarında çok çabuk kururlar. Bu yönüyle gerçekten tercih edenleri üzmeyen bir kumaş türüdür.
Yırtılmaz yapı, üretimde kullanılan özel örgü tekniğiyle ortaya çıkar. Ripstop kumaşın örgüsünde iplikler, çapraz ve sıkı şekilde konumlanmıştır. Bu teknik, kumaş üzerinde minik kare desenler meydana getirir. Kare şeklindeki dokuma hücreleri, delinme gibi durumlarda deliğin büyümesini engeller. Ripstop dokuma kumaşlar kategorisine girmektedir.
Ripstop kumaşlar büyüklü küçüklü kareler şeklinde görüntüsü olan bir kumaştır. Ripstop örgü olarak bilinen kumaşlar genellikle iş elbiseleri, Güvenlik üniformaları, doğa ekstreme sporları ve kamuflaj olarak kullanılmaktadır. Suya ve yırtılmaya karşı dayanıklı oldukları için askeri kıyafetler de bu kumaşlardan üretilir.
Ripstop kumaş içeriği genellikle; %100 polyester, polyester /pamuk, naylon/pamuk veya %100 pamuktan çeşitli kalınlıklarda üretilebilmektedir. Bu kumaşlara tercihe göre antistatik, yanmazlık, su geçirmezlik apreleri uygulanarak daha da işlevsel hale getirilebilmektedir. Kumaşın sahip olduğu özellikler, üretimde kullanılan iplik türlerinden etkilenmektedir.
Ripstop Kumaş Özellikleri
- Yırtılmaz kumaş olarak bilinir.
- İnce bir kumaştır.
- Çok ağır bir kumaş değildir.
- %100 polyester, naylon olanlar veya dış yüzeyi bunlarla kaplananlar rüzgar geçirmez.
- %100 polyester, naylon olanlar veya dış yüzeyi bunlarla kaplananlar su geçirmez.
- Lekelere karşı dirençlidir.
- İçerisinde pamuk karışımı olanlar nefes alabilir. Bu sebeple iç giyimde pamuk karışımı dış giyimde %100 polyester veya naylon kullanılır.
- Kumaş üzerinde önlü ve arkalı naylon kaplama olan modelleri vardır. Bu modeller daha kalitelidirler ve esnemezler.
Ripstop Kumaş Başlıca Kullanım Alanları
Sağlamlığın hayati önem taşıdığı hemen hemen her alanda ripstop kumaş kullanılmaktadır. Endüstriyel alan, bunların başında gelmektedir
Kesilme, delinme gibi mekanik risklerin söz konusu olduğu iş ortamlarında ripstop kumaştan üretilen vücut koruyucu donanımlar, vücudun risk unsurlarına maruz kalmasını önler.
Tabiatın zorlayıcı koşullarına karşı mücadeleyi gerektiren durumlarda da ripstop kumaşlar kullanılmaktadır. Doğa sporları ve kamp için gerekli donanımda ripstop kumaş, delinme ve kesilmeye direncin yanı sıra, rüzgâr, yağış ve soğuğa karşı da koruma sağlar.
Bunların yanı sıra, askeri amaçlı giyim, medikal giyim, otel ve restoranlarda da bu üstün özellikli kumaşa rastlanmakta. Ripstop kumaş yalnızca kıyafetlerde değil, sırt çantası gibi taşıyıcı ürünlerde de kullanılır. Giyim sektöründe de tercih edilebilen bir kumaştır. Özellikle asker ve polis kıyafetlerinde kullanılır. Kaban ve parkalarda %100 naylon veya polyester olanlar tercih edilir. Bu sayede ürün hem rüzgâra hem suya karşı dayanıklı olur.
Tekstilde farklı yöntemler vasıtası ile kumaş üretimi mümkün kılınabilmektedir.
- Dokuma
- Örme
- Dokusuz yüzey oluşturma yöntemleri
İle geleneksel, iki boyutlu kumaşların üretimi sağlanabilmektedir.
Anizotropik yapıya sahip olan iki boyutlu kumaşlar, yüzey alanı ile kıyaslandığında oldukça düşük bir kalınlık değerine sahiptirler, dolayısıyla kalınlıkları yönünde düşük mekanik performans göstermektedirler.
Tekstil lifleri ve kumaşlar kompozit malzeme üretiminde yaygın olarak kullanılmaktadır. Tekstil kompozit malzemeler savunma, medikal, havacılık endüstrisi gibi birçok endüstri dalında uygulama alanı bulmaktadır.
Tekstil kompozit malzemeler, düşük ağırlıklarına nazaran sahip oldukları yüksek mukavemet değerleri ile metal ve seramik malzemelerden yüksek mekanik davranış göstermektedirler.
- İki boyutlu kumaşlar ile üretilen kompozit malzemeler, düşük kalınlık değerine sahip oldukları için kalınlıkları doğrultularında düşük mekanik davranış sergilemektedirler.
- İki boyutlu tekstil kompozit malzemelerinde katlar arası ayrılma olarak ifade edilen delaminasyon problemi meydana gelmektedir.
- İki boyutlu kompozit malzemelerde gözlenen problemler, üç boyutlu kumaşların üretilmesi için önemli bir neden teşkil etmiştir.
- Üç boyutlu kumaşlar dokuma, örme, dokusuz yüzey oluşturma ve diyagonal örme yöntemleri gibi tekstil üretim yöntemleri ile elde edilebilmektedir.
- Üç boyutlu kumaşlar kompozit malzemelerde meydana gelen delaminasyon problemini tamamen ortadan kaldırmaktadır.
Bunun yanı sıra elde edilmek istenen son ürünün şekline yakın üretimi mümkün kılmaktadır. Böylece üretim maliyetleri ve malzeme telef miktarlarında ciddi bir azalma sağlanmaktadır.
Üç Boyutlu Kumaşların Üretim Yöntemleri
Üç boyutlu kumaşlar dokuma, örme, diyagonal örme, dokusuz yüzey oluşturma ve dikme gibi tekstil üretim yöntemleri ile elde edilebilmektedir.
Üç Boyutlu Örme Yöntemi
Üç boyutlu örme kumaşların üretimi geleneksel, iki boyutlu örme kumaşların üretiminde olduğu gibi atkılı ve çözgülü örme yöntemleri ile elde edilebilmektedir.
Atkılı örme yöntemi ile istenen son ürüne oldukça yakın şekle sahip, üç boyutlu örme kumaşların üretimi sağlanabilmektedir.
Üç boyutlu örme kumaşların atkılı örme makinelerinde üretimi;
Makinelere modifiye ile yataklar ve elektronik donanımlar ile sağlanabilmektedir.
Üç boyutlu atkılı örme kumaşların bir diğer önemli avantajları ise istendiği takdirde boyuna yönde dolgu ipliklerinin yapı içerisine dâhil edilebilmesidir.
Atkılı örme yöntemi ile elde edilen bu kumaş türlerinde yaşanan en önemli problem;
Yapının fazla hacimli ve boşluklu olmasıdır. Birim hacim başına düşen boşluk sayısının fazla olması yapının lif/ hacim oranının düşmesine sebebiyet vermektedir. Bu durum yapının düşük bir mukavemet değerine sahip olmasına neden olmaktadır.
Çözgülü örme makineleri ile elde edilen üç boyutlu örme kumaşlar, atkılı örme makinelerinde üretilen yapılara nazaran son yıllarda yüksek derecede rağbet görmektedir.
Çözgülü örme makineleri ile elde edilen üç boyutlu örme kumaşlar;
İki boyutlu dokuma kumaşlara nazaran yüksek derecede elastisite modülü ve mukavemet değerlerine sahiptir.
Bu farkın sebebi;
- Karbon
- Cam
- Bazalt vs.
Gibi yüksek modüllü liflerin çözgülü örme yapıların içerisinde daha az kıvrıma sahip olarak yer almalarıdır. İplik yapısında kıvrımın azalması mukavemette artışa sebebiyet vermektedir. Ayrıca kompozit malzeme üretiminde iki boyutlu dokuma kumaşların yerine bu yapıların tercih edilmesi; kumaş telef miktarının ve üretim maliyetlerinin ciddi derecede azalmasını sağlamaktadır. Aşağıda çözgülü örme yöntemi ile üretilen üç boyutlu örme kumaş gösterilmektedir.
Üç boyutlu çözgülü örme kumaşlar 1980’ li yılların başında üretilmeye, 1990’ lı yıllarda kompozit endüstrisinde kullanılmaya başlanmıştır.
Bu kumaş türlerinde Üretim maliyetlerinin düşük olması, istenen özellikler doğrultuşunda dizayn edilebilme kabiliyetleri gibi üstün özelliklerinden dolayı;
- Jeotekstiller
- Pnömatik sistemler
- Araba ve uçaklarda bazı parçalarının üretimi
- Çeşitli vücut kısımları ve yapay damarların üretimi
Gibi birçok farklı alanda kullanım imkânı bulabilmektedirler.
Çözgülü örme makinelerinde bu kumaş türlerinin üretimi;
- Lif tabakalarının istenen doğrultuda yatırılıp, çözgülü örme ilmeği vasıtası ile bu tabakaların bağlanmasıyla sağlanmaktadır.
Mayer ve Liba firmaları farklı üretim teknikleri ile bu yapıların üretimini mümkün kılmaktadır. Mayer firmasının geliştirdiği sistemde dört farklı lif tabakasının 0˚, +45˚, -45˚, 90˚ yönlerinde yatırılması ve ilmek vasıtası ile bağlanarak üretilmesi sağlanmaktadır. Liba firmasının geliştirdiği yöntemde ise kumaşa dâhil edilen lif tabaka sayısı yedi’ ye çıkabilmektedir. Aşağıda Liba firmasının üretim tekniği görülmektedir. Liba üretim tekniği ayrıca dokusuz kumaşların sisteme dâhil edilebilmesini mümkün kılmaktadır.
Yapı içerisinde bulunan lif tabakaları;
İstenen doğrultularda yapıya mukavemet kazandırırken
Çözgülü örme ilmeği;
Yapının kalınlık yönünden mukavemetinin artmasını sağlamaktadır.
Üç boyutlu çözgülü örme makinelerinde ilmek:
- Zincir
- Trikot
Olmak üzere iki farklı şekilde elde edilebilmektedir. İlmek, yapının bütünlüğünü sağlarken mukavemette ve zarar toleransında ciddi derecede artış meydana getirmektedir. Zarar toleransı, malzemenin yapısal bir özelliğidir. Malzemenin, yapısında meydana gelen hasarın, tamir işlemi gerçekleşene kadar malzeme güvenilirliğini belirli sınırlar içerisinde tutabilme kabiliyeti olarak ifade edilebilir.
Üç Boyutlu Dokusuz Yüzey Oluşturma Yöntemi
Üç boyutlu dokusuz yüzeylerde, yapıyı oluşturan iplikler arasında herhangi bir bağlantı bulunmamaktadır. Bu yapılar iğneleme ve dikişle birleştirme yöntemleri ile üretilebilmektedir.
İğneleme yönteminde iplikler; istenen doğrultularda sisteme yatırılmaktadır fakat bu iplikler arasında herhangi bir bağlantı bulunmamaktadır. Sonrasında iğneler vasıtası ile ipliklerde yer alan elyafın birbiri içerisinden geçerek birleşmeleri ve bir yüzey oluşturmaları sağlanmaktadır. Aşağıda iğneleme yöntemi ile oluşturulan bir yüzey ve üretim yöntemi görsel olarak ifade edilmektedir.
Dikiş ile yüzey oluşturma yönteminde liflerin ya da ipliklerin oluşturduğu tabakaların dikiş işlemi ile birleştirilmesi sağlanmaktadır. Yapılan bu işlemde dikiş türü, dikiş ipliği çeşidi ve numarası, birim alandaki dikiş yoğunluğu büyük önem arz etmektedir.
Üç boyutlu dokusuz yüzeylerde dikiş ipliği yoğunluğu 0,4 – 25 dikiş/ cm² arasındadır. Genellikle dikiş ipliği olarak kevlar tercih edilmektedir. Çünkü kevlar diğer liflere nazaran yüksek mukavemet ve esneklik değerlerine sahiptir.
Dikiş işlemi ile dokusuz yüzeylerin elde edildiği makinelerde dikim kafası bir veya birden fazla olabilmektedir. Makinede bulunan dikim kafa sayısının sınırlı olması, belirli bir yüzey kalınlık değerine kadar dikim işleminin yapılabilmesi, yüzeyin sınırlı bir en değerinde elde edilebilmesi bu makineler için başlıca sorunları teşkil etmektedir.
Günümüzde sanayi tipi makineler azami 1 m en ve 5 mm yüzey kalınlığı değerlerinde çalışabilmektedir. NASA’ nın bu yapıları elde etmek için kullandığı makine 28 m uzunluğunda olup, 15 m’ de dikim yapabilmekte, 3 m ende ve 40 mm kalınlıktaki yüzeylere dikme işlemi uygulayabilmektedir.
Üç boyutlu dokusuz yüzeylerin üretimi iki boyutlu dokuma kumaşlara nazaran daha kolay ve ucuzdur. Aynı zamanda bu yapılar ile elde edilen kompozit malzemelerin yorulma ve darbe dayanımı geleneksel dokuma kumaşlara nazaran daha yüksektir.
Kompleks şekillerde yer alan, kavisli bölgelerin günümüz sanayi makineleri ile dikiminin zor olması bu yapıların önemli bir problemini oluşturmaktadır.
Dikiş yoğunluğu, iplik türü ve numarası gibi konularda da yeterince çalışma yapılmamıştır. Bu konuların aydınlatılmamış olması kullanımlarının artmamasının bir diğer önemli sebebini oluşturmaktadır. Bu konuda ARGE çalışmalarının yapılması gerekmektedir. Ancak bu ARGE çalışmalarına diğer alanlarda olduğu gibi iki tarafın da haklarını koruyan sağlam bir sözleşme yapılması kaçınılmaz bir gerçektir.
Üç Boyutlu Diyagonal Örme (Braiding) Yöntemi
Üç boyutlu diyagonal örme yöntemi, üç boyutlu kumaş üretimi için tarihte kullanılan ilk yöntemdir.
1960’ li yılların sonlarında;
- Roket motorunda, metal alaşımlarına nazaran %30- 50 arasında ağırlığın azaltılması amacı ile üretilmiştir.
Diyagonal örme yöntemi ile elde edilen üç boyutlu kumaşlar;
- Medikal
- Uzay
- Ulaşım
Gibi birçok farklı alanda kullanım alanı bulabilmektedir.
Diyagonal örme yöntemi ile son şekle oldukça yakın yapıların üretimi mümkün kılınmaktadır. Bu durum üretim maliyetlerini ve atık iplik, kumaş miktarını ciddi derecede azaltmaktadır. Aşağıda diyagonal örme yöntemi ile üretilmiş üç boyutlu kompozit malzemeler görülmektedir.
Diyagonal örme yöntemi ile elde edilen üç boyutlu yapılarda eksenel ve örücü iplikler olmak üzere iki farklı iplik grubu bulunmaktadır;
- Eksenel iplikler; mukavemet istenen doğrultuda yapı içerisine dâhil edilirken, iplik bağlantıları örücü iplikler ile sağlanmaktadır. Örücü iplikler mekiklerden sisteme beslenmektedir.
- Örme sistemi örücü iplik bobinlerinin yer değişim hareketi ile sağlanmaktadır.
Aşağıda diyagonal örme kumaş, örücü iplik bobinleri ve bobin mekanizmaları görülmektedir.
- Üç boyutlu diyagonal örme kumaşlar köşeli ya da dairesel olarak üretilebilmektedir.
- Bu yapıların üretimi amaca bağlı olarak dairesel ya da köşeli makinelerde yapılmaktadır.
- Üç Boyutlu diyagonal örme kumaşlar adım sayılarına göre sınıflandırılmaktadır.
Makinenin bir devrinde meydana gelen örme işlemi; adımı ifade etmektedir. Üç boyutlu diyagonal örme kumaşlar iki, dört ya da çok adımlı olabilmektedir. İki adımlı diyagonal örme yöntemi 1987 yılında Popper ve McConnell tarafından geliştirilmiştir.
Aşağıda iki ve dört adımlı diyagonal örme kumaşların birim örgü desenleri gösterilmektedir.
Küçük boyutlu yapıların üç boyutlu diyagonal kumaşlar ile üretimi oldukça ucuz ve kolay bir işlemdir. 100 mm’ nin üzerinde ene sahip kumaşların diyagonal örme yöntemi ile üretilmesinde çeşitli problemler ortaya çıkmaktadır. Çünkü üretilmek istenen ürünün boyutunun artması, makinenin de boyutunun arttırılması gerekliliğini ortaya çıkarmaktadır.
Bu yapıların uçak üretiminde yaygın bir biçimde kullanılamamalarının en önemli nedeni;
- Yapıyı üretebilecek olan makinenin boyutundan kaynaklı olarak maliyetin oldukça yüksek ve işlemin zor olmasından doğmaktadır.
Üç boyutlu diyagonal örme kumaşlarla oluşturulan kompozit malzemelerde elastisite modülü;
- Örücü ipliklerin oluşturduğu diyagonal açı, iplik numaraları ve örgü deseni gibi değişkenlere bağlı olarak değişmektedir.
Üç boyutlu diyagonal örme kumaşlar ile oluşturulan kompozit malzemelerin mukavemet değerlerinin iki boyutlu kompozit malzemelere nazaran düşük olması ve büyük boyutlu kumaşların üretiminde makinenin uzun sürede üretime hazır hale getirilmesi ve yavaş olarak çalışması yapının diğer eksilerini oluşturmaktadır.
Günümüzde üç boyutlu diyagonal örme kumaşların otomotiv sektöründe; şase ve şaft imalinde kullanılması üzerine çalışılmaktadır. Eğer hedeflenen başarıya ulaşılabilirse arabalarda %50’ ye varan oranlarda ağırlık kaybı sağlanabilecektir.
Üç Boyutlu Dokuma Yöntemi
Üç boyutlu dokuma yöntemi, üç boyutlu kumaşların üretimi için kullanılan önemli metotlardan birini temsil etmektedir. Üç boyutlu kumaşlar, kompozit malzeme imalinde kullanıldıkları için mukavemet değerleri önem taşımaktadır.
Üç boyutlu kumaş üretim yöntemleri içerisinde dokuma metodu;
Diğer yöntemlere nazaran yüksek mukavemet değerine sahip kumaşların üretilmesini sağlamaktadır. Bu sebepten dolayı diğer üretim yöntemlerine nazaran daha yaygın ve bilinen bir yöntemdir.
Birçok farklı alanda kullanım alanı bulabilen geleneksel dokuma kumaşlar, kompozit endüstrisinde de iki boyutlu kompozit malzemelerin üretiminde tercih edilmektedir. Tekstil kompozit malzemeler havacılık ve savunma sanayisinde; metal ve seramik gibi benzeri malzemelere nazaran düşük ağırlık, yüksek mukavemet değeri birçok üstün özellik sunmaktadır.
İki boyutlu dokuma kumaşlardan üretilen kompozit malzemelerin düşük kalınlık değerine sahip olmalarından dolayı kalınlıkları yönünde ki mekanik performanslarının düşük olması, bu yapıların önemli bir eksiğini teşkil etmektedir.
Diğer yandan tabakalar arasında meydana gelen ve delaminasyon olarak adlandırılan ayrılma problemi, bu yapıların bir diğer problemini oluşturmaktadır.
İki boyutlu dokuma kumaş yapısında bulunan iplikler, dokuma konstrüksiyonun’ dan dolayı fazla miktarda eğilmeye maruz kalmaktadır.
- Karbon
- Cam
- Bazalt
- Vs. gibi
Yüksek modüllü liflerin bu yapılar içerisinde kullanılması; elde edilen kumaşın düşük elastisite modülüne sahip olmasına sebebiyet vermektedir.
Geleneksel dokuma kumaşlar birbirine dik, iki ayrı iplik grubundan meydana gelmektedirler.
Bu kumaşlara çapraz yönde kuvvet uygulanması;
- Atkı ya da çözgü ipliği olarak adlandırdığımız iplik gruplarının yapı içerisinde kaymasına kumaş mukavemetinin
- Çapraz yönlerde düşmesine
Neden olmaktadır.
İki boyutlu dokuma kumaşlarda yaşanan bu problem Triaxial olarak adlandırılan kumaş türlerinin üretilmesine sebebiyet vermiştir.
Triaxial kumaşlarda üç çeşit iplik grubu yer almaktadır. Bu iplikler;
- Yapının mukavemetini çapraz yönde uygulanan kuvvetlere karşı arttırmak için birbirleri ile 60˚ açı yaparak kesişmektedirler.
- İki boyutlu dokuma kumaşlarda yaşanan problemler üç boyutlu dokuma kumaşların üretimi için önemli bir sebep oluşturmuştur.
- Üç boyutlu dokuma kumaşlar, iplik veya kumaş tabakaları tarafından oluşturulan kalınlıkları yönünde; belirli bir boyuta sahip olan yapılardır.
- Üç boyutlu dokuma kumaşlar kalınlıkları yönünde yüksek mekanik karakteristik göstermektedir.
- Entegre bir yapı halde kalınlık değerine sahip olmaları iki boyutlu kompozit malzemelerde gözlenen delaminasyon problemini tamamen ortadan kaldırmaktadır.
- Üç boyutlu dokuma kumaş üretim yöntemleri, yüksek modüllü liflerin x, y ve z yönlerinde düşük kıvrım oranı ile yapıya dâhil edilebilmelerini mümkün kılmaktadır.
- Liflerde kıvrım oranının düşmesi; yapının lif/hacim oranının artmasını sağlamaktadır dolayısıyla kumaşlarda elastisite modülü yükselmekte, mukavemet artışı gözlemlenmektedir.
- Üç boyutlu dokuma kumaş üretim yöntemleri ile karbon, cam, bazalt vs. gibi yüksek modüllü liflerden; 1 inç’ ten 72 inç’ e kadar kalınlık değerine sahip kumaşların üretimi mümkün kılınabilmektedir.
- Üç boyutlu dokuma kumaşların kompozit malzeme üretiminde sahip oldukları bir diğer artı nokta ise komplike şekillerin üretimini sağlayabilmeleri ve net şekle yakın olarak üretilebilmeleridir.
Kompozit malzemeler üzerinde yapılan delme, kesme gibi işlemler malzemelerde yüksek derecede mukavemet kaybına sebebiyet vermektedir. Son şekle yakın üretim; malzemede mukavemet kaybını önlerken malzeme telef miktarı ve işçilik ücretinin azalmasını sağlamaktadır. Yapı içerisinde, kalınlık doğrultusunda yer alan iplikler; kapilar kanal görevi görmektedir. Bu iplikler, kompozit malzeme üretimi için kullanılan reçinenin yapı içerisinde hızlı ve homojen olarak dağılması sağlanmaktadır.
Üç Boyutlu Dokuma Kumaşların Üretim Yöntemleri
Dokuma makinelerinin bir devrinde; açılan bir adet ağızlıktan atkı ipliğinin geçirilmesi ile iki boyutlu dokuma kumaşların üretimi sağlanmaktadır.
Makine hızının çeşitli atkı atma yöntemleri ile oldukça yüksek hızlara çıkabildiği bu yöntemde kumaş kalınlık değeri oldukça sınırlıdır. Ayrıca yapı içerisinde ipliklerin kıvrımlı olarak yer alması bu kumaşların elastisite değerlerinin düşük olmasına sebebiyet vermektedir.
Üç boyutlu dokuma kumaşlarda kalınlık yönünde birden fazla atkı ipliği yer almaktadır. Bu durum kumaşın kalınlık değerine sahip olarak üretilebilmesini sağlamaktadır.
Üç boyutlu dokuma kumaşlarda tefeleme işleminden önce
- Birden fazla ağızlığın açılması gerekliliği Makine hızının düşük bir değere sahip olmasına sebebiyet vermektedir.
- Üç boyutlu dokuma kumaşların üretimi; geleneksel dokuma makinelerinin modifikasyonu ile ya da üç boyutlu dokuma kumaş üretmek amacı ile özel olarak modifiye edilmiş makineler vasıtasıyla sağlanmaktadır.
- Çok katlı yapıların üretimi; bağlayıcı çözgü ipliklerinin sadece dikey yöndeki hareketi ile sağlanabilirken,
- Özel olarak modifiye edilmiş dokuma makinelerinde çözgü ipliklerinin yatay ve dikey yönde hareket ettirilmesi ile üç boyutlu dokuma kumaşların üretimi sağlanmaktadır.
Geleneksel Dokuma Makinelerinin Modifikasyonu ile Üç Boyutlu Dokuma Kumaş Üretimi
Çok katlı dokuma kumaşların iki farklı çözgü grubu kullanılarak üretimi 1974 yılında Greenwood tarafından geliştirilmiştir.
Üç farklı iplik grubu kullanılarak üç boyutlu dokuma kumaşların üretimi sağlanmaktadır. Çözgü iplikleri iki farklı iplik grubundan oluşmaktadır. Bir grup sadece kumaş doğrultusu yönünde uzanırken bağlayıcı çözgü iplikleri kumaşı bütün halde, bir arada tutmaktadır.
Khokar, bu yapıları Noobed olarak adlandırmıştır. Sistem içerisinde yer alan üç ayrı iplik grubu birbiri ile fazla miktarda bağlantı yapmamaktadır. Bu üretim yöntemi ile 17 kat’ a kadar kumaş üretimi sağlanabilmektedir. Aşağıda bu sistemler ile üretilmiş üç boyutlu dokuma kumaş görülmektedir.
Geleneksel dokuma makinelerinin modifikasyonu ile oluşturulan bir diğer üç boyutlu kumaş dokuma sistemi 1990 yılında Mohamed tarafından geliştirilmiştir. Bu sistemde T, I, π vs. profillerine sahip, üç boyutlu dokuma kumaşların üretimi sağlanabilmektedir.
Sistemde, üretilmek istenen profil şekline göre iplik bobinlerinin cağlığa dizimi sağlanmaktadır. Bir grup çözgü ipliği kumaş doğrultusu boyunca; kumaş içerisinde uzanırken diğer çözgü ipliği grubu çerçeveler vasıtası ile aşağı, yukarı yönde hareket ettirilmektedir.
Atkı iğneleri vasıtası ile birden fazla atkı ipliğinin tek bir makine devrinde yapıya dâhil edilebilmesi sağlanmaktadır.
Atkı iplikleri; makine kenarında bulunan örücü iğneler vasıtası ile yapıya bağlanmakta ve tefeleme işlemi ile kumaş oluşumu sağlanmaktadır.
Bu sistem vasıtası ile oldukça yüksek kalınlık değerlerine sahip ve mukavim; profilli üç boyutlu dokuma kumaşların üretimi mümkün kılınabilmektedir. ABD’ de bulunan North Carolina State Üniversitesinde geliştirilen bu makinede mekanizmaların hareketi; elektriklenmeyi önlemek maksadı ile pnömatik sistemler vasıtası ile sağlanmıştır. Ayrıca ipliklerde sürtünmeyi azaltmak için iplikler borular içerisinde makineye taşınmıştır.
Gerçek Üç Boyutlu Dokuma Makineleri İle Kumaş Üretimi
Geleneksel dokuma makinelerinin modifiye edilmesi ile üretilen üç boyutlu dokuma kumaşlarda, makinenin devrinde bir kumaş tabakasının yapıya dâhil edilmesi sağlanmaktadır.
Üç boyutlu kumaşlar üzerine çalışan bilim adamları; bu sistemleri gerçek bir üç boyutlu dokuma makinesi olarak görmeyip, yapıya katılması istenen tüm tabakaların; makinenin bir devrinde kumaşa dâhil edilmesi gerektiğini ifade etmektedirler.
Gerçek üç boyutlu dokuma makineleri ile üretilen yapılar;
- Tek eksenli
- Çok eksenli veya iplik tabakaları arasında kesişmenin olması veya olmaması
Durumuna göre kategorize edilebilmektedir.
Aşağıda Fukuta tarafından 1974 yılında geliştirilen tek eksenli, üç boyutlu dokuma mekanizması görülmektedir.
Yapı içerisinde üç ayrı iplik grubu yer almaktadır. Kumaş doğrultusunda yer alan y iplikleri hiçbir kıvrım yapmadan kumaş boyunca uzanmaktadır. Makinede x ve z ipliklerinin mekikler vasıtası ile yapıya dâhil edilmesi sağlanmaktadır. Bu sistemde iplikler arasında bağlantı bulunmamaktadır.
Geleneksel dokuma makinelerinin modifikasyonu ile üretilen üç boyutlu dokuma kumaşlarda;
- İplikler birbirlerine 90˚ açı yapacak şekilde bağlanmaktadır.
- Bu makinelerde iplikler kumaşa 45˚ açıya sahip olarak dâhil edilememektedir.
Dolayısı ile kumaşlar;
- Çapraz yönde uygulanan kuvvetlere karşı düşük mukavemet göstermektedir.
- Çok eksenli üç boyutlu dokuma makineleri ile +45˚ ve -45˚ açılarına sahip iplik tabakalarının kumaşa tek bir makine devrinde dâhil edilmesi sağlanabilmiştir.
Aşağıda tek eksenli ve çok eksenli birim kumaşlar görseli görülmektedir.
Anahara tarafından1993 yılında geliştirilen, çok eksenli üç boyutlu dokuma makineleri vasıtası ile beş farklı eksene sahip dokuma kumaşların üretimi sağlanabilmektedir. Aşağıda farklı açı değerlerine sahip iplik tabakaları ve üretilen kumaş görülmektedir.
Üç boyutlu dokuma kumaşlar dairesel olarak da üretilebilmektedir. Bilişik tarafından 2000 yılında geliştirilen sistemde beş ayrı iplik grubu yer almaktadır.
Bu iplikler eksenel, radyal, çevresel ve çapraz (+45˚, -45˚) olarak yapı içerisinde yer almaktadır. Sistemde çevresel ve radyal iplikler eksenel ipliklerin etrafında bir dokuma katmanı oluşturmaktadır.
Aşağıda üç boyutlu dairesel dokuma mekanizması ve üretilen kumaş görülmektedir.
Çok eksenli, üç boyutlu kumaşlarda; yapı içerisinde yer alan her iplik arasında bağlantı bulunmamaktadır. Makinelerin tek bir devirde her iplik tabakasını kumaşa dâhil edebilmeleri bu sistemler için oldukça önemli bir gelişme olmuştur.
Khokar tarafından 1997 yılında geliştirilen üç boyutlu dokuma yönteminde her bir iplik grubunun birbiri ile bağlantı yapması amaçlanmıştır. Bu yöntemde çözgü iplikleri; çeşitli sistemler vasıtası ile yukarı, aşağı ve sağa, sola hareket ettirilerek kumaş üretimi sağlanmıştır.
Üç boyutlu dokuma kumaşlar kompozit endüstrisinde kullanıldıkları için mukavemet ve ağırlık değerleri oldukça büyük bir önem taşımaktadır. Yapı içerisinde bulunan her bir ipliğin bağlantı yaptığı üç boyutlu dokuma kumaşlar; diğer kumaş çeşitlerine nazaran oldukça yüksek mukavemet değerlerine sahiptir.
Üç Boyutlu Dokuma Kumaşların Sınıflandırılması
Üç boyutlu dokuma kumaşlar birçok farklı şekilde kategorize edilebilmektedir. Dokuma prosesi, ipliklerin yapı içerisine yerleşme geometrisi, birim kumaş hücrelerinin mikro ve makro yapısı; bu kumaşların sınıflandırılabildiği konulardır.
Birçok farklı bilim adamı üç boyutlu dokuma kumaşlar üzerine sınıflandırma yapmıştır. Khokar bu yapıları dokuma prosesi, kullanılan iplik grupları ve oluşturulan yapıya bağlı olarak altı grupta sınıflandırmaktadır.
Chen ise birim kumaş hücresinin makro yapısını dikkate alarak dört farklı grup oluşturmuştur.
Bu sınıflandırma yönteminde kumaşlar:
- Solid
- Hollow
- Nodal
- Shell
Olarak ayrılmaktadır.
Üç boyutlu dokuma kumaşları, yapılarında bulunan ipliklerin; yapıya yerleşim geometrilerine göre ayırmak da mümkündür.
Bu kapsamda üç boyutlu dokuma kumaşlar:
- Orthogonal
- Açılı interlok
Olmak üzere iki gruba ayrılmaktadır.
Orthoganal yapılarda bağlayıcı iplikler kumaş katları ile 90˚’ lik açı yapmaktadır.
Açılı interlok kumaşlarda ise çözgü iplikleri ve atkı ipliklerinin oluşturduğu kumaş tabakaları arasında belirli bir açı değeri bulunmaktadır. Bu değer üretilmek istenen yapının özelliklerine bağlı olarak ayarlanabilmektedir. Her iki kumaş çeşidi için yapıya güçlendirici iplikler ilave edilebilmektedir. Bu iplikler kumaş doğrultusunca uzanarak kumaşın lif/ hacim oranının artmasını ve dolayısıyla mukavemetin yükselmesini sağlamaktadır.
- Orthogonal kumaşlar açılı interlok yapılara nazaran yüksek lif/ hacim oranına sahiptirler. Açılı interlok yapılar ise orthogonal kumaşlara nazaran yüksek elastikiyet özelliklerine sahiptirler.
Orthogonal ve açılı interlok kumaşlar; yapılarında bulunan bağlayıcı ipliklerin geometrilerine bağlı olarak iki gruba ayrılabilmektedir.
Eğer bağlayıcı iplik:
- Kumaş içerisinde sadece belirli katlar arasında bağ yapıyor ise kattan kata,
- Kumaş kalınlığı boyunca bağlama işlemini gerçekleştiriyorsa kumaş kalınlığı boyunca orthogonal ya da açılı interlok kumaş olarak adlandırılabilmektedir.